Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru (INSTC): Küresel Ticaretin Yeni Rotası

Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru (International North-South Transport Corridor – INSTC), Avrasya coğrafyasında ekonomik entegrasyonu artırmayı, alternatif ticaret yolları oluşturmayı ve bölgesel iş birliğini derinleştirmeyi amaçlayan büyük ölçekli çok taraflı bir ulaşım projesidir. INSTC’nin temel amacı, Hindistan, İran, Orta Asya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya ve Kuzey’e uzanan hızlı, ekonomik ve güvenli bir taşımacılık ağı oluşturmaktır. Bu koridor, yalnızca bir lojistik girişim değil, aynı zamanda jeopolitik bir satranç tahtasında önemli bir hamledir. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) ile rekabet edebilecek nitelikte olan bu girişim, küresel tedarik zincirinde büyük değişiklikler yaratma potansiyeline sahiptir.

INSTC ilk kez 2000 yılında Hindistan, İran ve Rusya arasında imzalanan anlaşmayla şekillenmiştir. Sonrasında Ermenistan, Azerbaycan, Kazakistan, Belarus, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan, Ukrayna, Suriye, Bulgaristan ve Türkiye gibi ülkeler de sürece dahil olmuştur. Proje kapsamında, Hindistan’ın Mumbai limanından yüklenen mallar, İran’daki Bandar Abbas ve Çabahar limanlarına ulaştırılmakta; buradan kara ve demiryolu üzerinden Hazar Denizi kıyısındaki limanlara veya doğrudan kuzeye, Rusya’ya doğru taşınmaktadır. Hazar Denizi geçişi ise gemilerle yapılmakta ve Rusya’nın güneyindeki Astrahan ve daha kuzeydeki Moskova’ya kadar uzanan bir taşıma zincirini kapsamaktadır. Nihayetinde malların Avrupa pazarlarına erişimi sağlanmaktadır.

Bu güzergâhın en önemli avantajı, mevcut deniz yoluna göre taşıma süresini önemli ölçüde kısaltması ve maliyetleri düşürmesidir. Örneğin, geleneksel olarak Hindistan’dan Avrupa’ya gönderilen bir yük, Süveyş Kanalı üzerinden 40-45 gün süren bir seyahatle ulaşırken, INSTC ile bu süre yaklaşık 20-25 güne düşebilmektedir. Bu durum, özellikle hızlı teslimatın kritik olduğu sektörlerde ciddi avantajlar yaratmaktadır. Ayrıca Süveyş Kanalı, jeopolitik gerilimler ve doğal tıkanmalar nedeniyle zaman zaman sorunlu bir geçiş noktası haline gelmekteyken, INSTC bu tür riskleri azaltacak bir alternatif sunmaktadır.

Koridorun lojistik altyapısı, çeşitli taşıma modlarını (deniz, kara ve demiryolu) entegre eden çok modlu taşımacılık anlayışıyla kurgulanmıştır. İran’ın demiryolu ağının geliştirilmesi, Azerbaycan’da Bakü limanı altyapısının güçlendirilmesi, Rusya’nın güneyinde lojistik merkezlerin kurulması gibi projeler, koridorun işlerliğini artırmaya yönelik önemli adımlardır. Özellikle İran’daki Reşt-Astara demiryolu hattının tamamlanması, Azerbaycan üzerinden kuzeye ulaşımda kritik bir halka olarak görülmektedir. Bu hat, İran ve Azerbaycan arasında kesintisiz bir demiryolu bağlantısı sağlayarak koridorun lojistik kapasitesini büyük ölçüde artıracaktır.

INSTC’nin ekonomik etkileri kadar jeopolitik sonuçları da dikkate değerdir. Hindistan, bu koridor sayesinde Orta Asya ve Rusya ile ticari bağlarını güçlendirirken, Çin’in Orta Asya üzerindeki nüfuzunu dengeleme hedefi de gütmektedir. İran için ise bu koridor, yaptırımlarla sarsılan ekonomisini canlandırmak ve bölgesel bir lojistik merkezi olma hedefini gerçekleştirmek adına stratejik bir araçtır. Rusya ise Avrupa ile doğrudan bağlantılarını sürdürürken, Batı’nın yaptırımları altında yeni ticaret ortaklarıyla ekonomik bağlarını derinleştirme imkânı bulmaktadır.

Türkiye de bu koridorda dolaylı olarak önemli bir konuma sahiptir. Zengezur Koridoru gibi bağlantı yolları hayata geçirildiğinde, INSTC’nin uzantıları Türkiye’ye kadar ulaşabilir ve böylece Avrupa’ya açılan kapı daha da kısalabilir. Bu bağlamda Türkiye’nin Orta Koridor girişimi ile INSTC arasında kurulacak stratejik bağlantılar, hem bölgesel iş birliğini artırabilir hem de ülkemizin lojistik merkezi olma potansiyelini güçlendirebilir.

INSTC, aynı zamanda enerji ve hammadde taşımacılığı açısından da önemli fırsatlar barındırmaktadır. Orta Asya’nın zengin doğal kaynaklarının daha hızlı ve güvenli biçimde dünya pazarlarına ulaşması, bölge ekonomileri için büyük bir kazanç anlamına gelmektedir. Ayrıca koridorun işler hale gelmesi, bölgesel istikrarı da teşvik edebilir. Çünkü ortak altyapı yatırımları, ülkeler arasında iş birliğini artırmakta ve çatışma potansiyelini azaltmaktadır.

Ancak INSTC’nin hayata geçirilmesinde bazı zorluklar da bulunmaktadır. Altyapı eksiklikleri, siyasi uyuşmazlıklar, yaptırımlar ve finansman sorunları sürecin yavaş ilerlemesine neden olmaktadır. İran’a uygulanan uluslararası yaptırımlar, bazı projelerde uluslararası yatırımın sınırlı kalmasına yol açmıştır. Ayrıca bürokratik engeller ve sınır geçiş prosedürlerinin farklılığı, koridorun verimli çalışması önünde önemli engeller teşkil etmektedir. Bu nedenle INSTC’nin başarılı olabilmesi için katılımcı ülkelerin koordinasyonunu artırması, standartları uyumlaştırması ve dijital gümrük çözümleri gibi modern teknolojilere yatırım yapması gerekmektedir.

Sonuç olarak, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru, yalnızca alternatif bir ticaret yolu değil, aynı zamanda Avrasya’daki ülkeler arasında ekonomik ve siyasi iş birliğini teşvik eden stratejik bir projedir. Süveyş Kanalı’na olan bağımlılığı azaltması, taşıma süresi ve maliyet avantajları sunması, yeni pazarlar yaratması ve bölgesel entegrasyonu desteklemesi bakımından INSTC, küresel tedarik zincirlerinde önemli bir kırılma noktası oluşturabilir. Bu koridorun geleceği, bölgesel istikrar ve iş birliği ortamına, teknolojik yatırımlara ve küresel dengelere duyarlılıkla şekillenecektir.