Ticaret Yolları ve Tedarik Zincirleri: Hindistan, Rusya ve Çin’in Küresel Ekonomideki Rolü

Küresel ekonomik sistem, sadece üretim kapasiteleriyle değil, aynı zamanda bu üretimin dünya geneline ulaştırılmasını sağlayan ticaret yolları ve tedarik zincirleriyle ayakta durmaktadır. Bu bağlamda Hindistan, Rusya ve Çin gibi üç büyük kara gücü, yalnızca kendi pazar büyüklükleriyle değil, küresel tedarik ağlarına olan etkileriyle de öne çıkmaktadır. Bu ülkeler, coğrafi konumları, üretim güçleri ve siyasi stratejileri itibarıyla uluslararası ticaretin yeniden şekillendiği dönemde belirleyici aktörler hâline gelmiştir.

Çin, halihazırda dünyanın üretim merkezi konumundadır. 2000’li yılların başında uygulamaya koyduğu “Made in China” stratejisi, düşük maliyetli emek ve güçlü ihracat altyapısıyla birleşerek, Çin’i küresel tedarik zincirlerinin vazgeçilmez halkası yapmıştır. Ancak bu merkezî konum zamanla jeopolitik bir kırılganlık doğurmuştur. ABD ile yaşanan ticaret savaşları, pandemi sonrası arz şokları ve Çin’in artan siyasi etkisi, Batılı ülkeleri tedarik çeşitlendirmesine yönlendirmiştir. Buna rağmen Çin, Kuşak ve Yol Girişimi ile sadece üretim değil, lojistik üstünlük de kurarak Orta Asya, Afrika ve Avrupa’ya uzanan yeni ticaret koridorları inşa etmektedir. Deniz ve kara yollarını kapsayan bu devasa altyapı projeleri, Pekin’in sadece ekonomik değil, stratejik etki alanını da derinleştirmektedir.

Rusya ise daha çok enerji ve ham madde sağlayıcısı olarak küresel tedarik zincirlerine entegre olmuş bir aktördür. Doğal gaz, petrol, tahıl ve nadir metaller gibi temel girdiler açısından Avrupa ve Asya pazarları üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Ancak 2022’de Ukrayna’ya yönelik saldırı sonrasında Batı yaptırımları, Rusya’nın küresel tedarik zincirleri içindeki yerini ciddi biçimde değiştirmiştir. Avrupa ile kopan enerji bağı, Rusya’yı doğuya, özellikle Çin ve Hindistan’a daha fazla entegre olmaya zorlamıştır. Bu dönüşüm, Rusya’yı sadece enerji ihraç eden bir ülke değil, aynı zamanda Avrasya’da yeni bir lojistik koridorun parçası hâline getirmiştir. Kuzey Deniz Rotası ve Orta Koridor gibi alternatif güzergâhlar, Rusya’nın ticaret yolları üzerindeki etkisini koruma çabasının bir yansımasıdır.

Hindistan ise “Çin’e alternatif üretim üssü” olma yolunda son yıllarda ciddi adımlar atmıştır. Genç nüfusu, artan dijitalleşme kapasitesi ve Batılı şirketlerin “Çin’den çıkış” politikaları kapsamında Hindistan’a yönelmesi, ülkeyi küresel tedarik zincirlerinde stratejik bir konuma taşımıştır. Özellikle yarı iletken, tekstil, ilaç ve hizmet sektörlerinde Hindistan’ın rolü giderek artmaktadır. Ayrıca Hindistan, liman yatırımları ve ulaştırma altyapısını geliştirerek Hint Okyanusu üzerinden doğu-batı eksenli ticaret yollarında da etkinliğini artırmaktadır. Bu süreçte Hindistan, hem Kuşak ve Yol Girişimi’ne mesafeli yaklaşarak Çin’den bağımsız bir ekonomik hat kurmaya çalışmakta hem de ABD ve Japonya ile geliştirdiği ekonomik ortaklıklarla çok kutuplu bir denge politikası izlemektedir.

Bu üç ülkenin kesişiminde ise Avrasya eksenli yeni ticaret yolları doğmaktadır. Çin’in batıya doğru açtığı demiryolu projeleri, Rusya’nın kuzeyden Avrupa’ya ve güneye İran üzerinden Hint Okyanusu’na açılan lojistik hatları, Hindistan’ın Orta Asya ile daha güçlü ekonomik bağlar kurma isteği; bunların tümü, tedarik zincirlerinin yalnızca Batı merkezli olmadığını göstermektedir. Bu çok yönlü ağlar, küresel sistemin artık tek bir merkezden değil, birden fazla çekim noktasından yönetildiği yeni bir döneme girildiğini ortaya koymaktadır.

Öte yandan bu süreçler, finansal sistemler ve ticaret rejimleri açısından da yeni dengeler yaratmaktadır. Çin’in dijital yuan projesi, Hindistan’ın dijital ödeme sistemlerindeki hızlı yayılımı, Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılması sonrası alternatif ödeme ağları kurma çabası; yalnızca fiziksel tedarik değil, parasal ve dijital altyapının da değişim içinde olduğunu göstermektedir. Bu ülkelerin oluşturduğu yeni finansal araçlar ve ortak pazarlar, doların küresel ticaretteki hâkimiyetine meydan okuma potansiyeli taşımaktadır.

Sonuç olarak, Hindistan, Rusya ve Çin sadece üretim veya enerji sağlama kapasiteleriyle değil, aynı zamanda ticaret yolları ve tedarik zincirlerinde oynadıkları aktif rollerle küresel ekonomik düzenin yeniden şekillenmesinde başat aktörlerdir. Bu ülkelerin ekonomik politikaları, altyapı yatırımları ve stratejik ittifakları, önümüzdeki yıllarda ticaretin yönünü ve küresel ekonomik gücün coğrafyasını ciddi biçimde dönüştürecektir. Yeni dünya düzeni, yalnızca Batı’nın değil, doğunun ve Avrasya’nın da aktif katılımıyla inşa edilecektir.