Enflasyon Sürprizi, TL’ye Güven ve Piyasa Tepkileri

3 Haziran’da açıklanan Mayıs ayı enflasyon verileri, piyasa beklentilerini boşa çıkararak önemli bir sürprize sahne oldu. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık %1,53, yıllık ise %35,41 seviyesinde gerçekleşerek, hem Nisan ayındaki %37,9’luk düzeyin hem de piyasa beklentisi olan %2,10’un altında kaldı. Bu veri, özellikle Türk lirası varlıklarında pozitif bir fiyatlamayı beraberinde getirirken, hem Borsa İstanbul’da hem de tahvil piyasasında olumlu yansımalar oluşturdu.

TCMB’nin Duruşu ve Lira Üzerindeki Etkiler

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), enflasyonda görülen bu aşağı yönlü ivmeye rağmen sıkı para politikası duruşunu sürdürüyor. Faiz indirimi yönünde henüz bir sinyal verilmemesi, TL’nin istikrarına katkı sunarken, yüksek faiz politikasının enflasyonu kontrol altına almada etkili olduğu yönündeki değerlendirmeleri güçlendiriyor.

Fitch Ratings gibi kuruluşlar, yüksek faiz oranlarının bankacılık sektörü üzerinde baskı oluşturduğuna dikkat çekse de, bu yaklaşımın dezenflasyon süreci açısından katkı sağladığı açık. Bu kapsamda, reel efektif döviz kuru verisine göre TL’nin değeri Mayıs ayında 1,05 puan düşerek 71,11 seviyesine inse de, genel algının pozitif seyrettiği söylenebilir.

Rezervlerde Güçlenme ve Risk Priminde Gerileme

TL’yi destekleyen bir diğer önemli unsur ise rezervlerdeki artış. 23 Mayıs haftasında TCMB toplam rezervleri 7,45 milyar dolar artarak 153,2 milyar dolara yükseldi. Özellikle brüt döviz rezervlerinde gözlenen bu artış, TL üzerindeki spekülatif baskıların azalmasına ve kur istikrarına katkı sağlıyor.

Ayrıca Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), 300 baz puanın altına gerileyerek son dönemin en düşük seviyelerine geldi. Bu gelişme, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakışının olumlu yönde değişmeye başladığını gösteriyor.

Dış Gelişmeler ve Dolar Endeksindeki Yönsüzlük

Küresel ölçekte ise ABD’den gelen zayıf ekonomik veriler dikkat çekiyor. Özellikle hizmet sektörü PMI verisinin 49,9 seviyesine gerilemesi ve ADP özel sektör istihdam verisinin beklentileri karşılamaması, ekonomik yavaşlamaya dair endişeleri artırıyor. Buna bağlı olarak işsizlik başvurularında artış görülmesi, Başkan Trump’ın yeniden Fed’e faiz indirimi çağrısı yapmasına neden oldu.

Ancak Fed Başkanı Powell’ın temkinli tutumu ve şahin söylemleri, kısa vadede faiz indirimi ihtimalini zayıflatıyor. Bu da dolar endeksinin (DXY) 98–99 bandında yönsüz bir görünüm sergilemesine neden oluyor.

Euro Bölgesi’nde ise enflasyonun %1,9’a gerilemesiyle birlikte Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz indirimine gitmesi bekleniyor. EUR/USD paritesinde sınırlı yükselişler gözleniyor olsa da, küresel büyüme endişeleri nedeniyle doların kısa vadeli güvenli liman niteliği korunuyor.

Jeopolitik Riskler ve Küresel Belirsizlikler

ABD Başkanı Trump ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasında yapılan görüşme ve olumlu açıklamalar, kısa vadede ticaret cephesinde iyimserlik yaratırken; Ukrayna-Rusya geriliminin yeniden alevlenmesi, jeopolitik riskleri canlı tutuyor. ABD’nin korumacı ticaret politikaları ise hem küresel risk iştahını baskılıyor hem de kısa vadeli faizlerde düşüş eğilimi yaratarak doların yönsüz seyrini destekliyor.

Bu ortam, gelişmekte olan ülke para birimleri açısından hem fırsatlar hem de kırılganlıklar barındırıyor. Bu nedenle yatırımcıların, dışsal şoklara karşı dikkatli olması gerektiği bir dönemden geçiyoruz.

Önümüzdeki Tarihler: Fed ve TCMB Kararları Kritik Olacak

Ekonomik veri takviminde, 17–18 Haziran tarihlerindeki Fed toplantısı küresel piyasalar için kritik öneme sahip. Türkiye açısından ise 19 Haziran’da TCMB’nin alacağı faiz kararı, TL’nin yönü açısından belirleyici olacak. Enflasyondaki yavaşlama ve rezerv artışı TCMB’nin manevra alanını genişletse de, piyasa aktörleri faiz indirimi olasılığını Temmuz ayı ya da sonrasına daha uygun buluyor.

Dolar/TL’de Teknik Görünüm

Dolar/TL, Mart ayında gözlenen sert hareketlerin ardından yönünü yukarı çevirerek yatay bir bant içinde hareket ediyor. Teknik olarak parite şu anda 39,19 seviyesini test etmekte. Bu seviyenin aşılması durumunda 39,44 ve ardından 40 psikolojik eşiği gündeme gelebilir.

Öte yandan, aşağı yönlü düzeltmelerde 39,17 ilk destek noktası olarak izlenebilir. Bu seviyenin kırılması halinde 38,94’e kadar gevşeme potansiyeli oluşabilir. Ancak mevcut teknik yapı ve temeller dikkate alındığında, Haziran ayının ilk yarısında 39–39,44 bandında yatay bir seyrin sürmesi daha olası görünüyor.

Elbette, verdiğiniz makroekonomik veriler ve piyasa gelişmeleri çerçevesinde Borsa İstanbul’daki (BIST) etkileri değerlendiren kısa bir bölüm aşağıya eklendi. Bu bölümü, sonuç paragrafından hemen önce gelecek şekilde yerleştirebilirsiniz:

Borsa İstanbul’a Etkiler: Sürpriz Enflasyon ve Güçlenen TL

Mayıs ayı enflasyon verisinin piyasa beklentilerinin altında gelmesi, Borsa İstanbul’da özellikle banka ve iç pazara duyarlı sektör hisselerinde alım iştahını artırdı. Enflasyonun yavaşlamasıyla birlikte şirketlerin maliyet baskılarında bir rahatlama beklentisi oluşurken, özellikle perakende, otomotiv ve beyaz eşya gibi iç talebe duyarlı sektörlerde olumlu fiyatlamalar gözlendi. Ayrıca enflasyon verisinin ardından tahvil faizlerinin gerilemesi, bankacılık hisseleri üzerinde de destekleyici bir etki yarattı.

CDS primindeki düşüş ve rezerv artışı gibi göstergeler de, yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan ilgisini canlandırma potansiyeli taşıyor. Bu bağlamda, son dönemde düşük hacim ve baskı altında kalan BIST 100 hisselerinde yeniden toparlanma sinyalleri oluştu. Özellikle ihracatçı şirketler, TL’nin reel değerindeki düşüşten sınırlı şekilde fayda sağlarken; yabancı girişine açık büyük ölçekli sanayi ve holding hisselerinde de orta vadeli bir değerlenme beklentisi güçleniyor.

Haziran ayı boyunca hem TCMB’nin faiz kararı hem de Fed’in tutumu, Borsa İstanbul’un yönü açısından belirleyici olacak. TL’nin istikrarlı seyri ve enflasyonun baskı altına alınması, hisse senedi piyasasında risk priminin azalmasına yardımcı olarak orta vadede endekste yukarı yönlü bir potansiyel yaratabilir.

Beklentiler

Mayıs ayı enflasyon verisinin yarattığı olumlu sürpriz, Türk lirası varlıklarını desteklerken, piyasa güveninin yeniden inşa sürecine katkı sağlıyor. TCMB’nin sıkı duruşunu koruması, rezerv artışı, CDS’teki gerileme ve dış kaynaklı dolar baskısının zayıflaması, TL’nin kısa vadeli görünümünü güçlendiriyor.

Ancak unutulmamalıdır ki, küresel ölçekte jeopolitik gelişmeler, Fed politikaları ve risk iştahındaki dalgalanmalar halen TL açısından kırılganlık yaratabilecek potansiyel risklerdir. Bu nedenle yatırımcıların, hem iç hem de dış gelişmeleri çok boyutlu takip etmeleri önem taşımaktadır.

Analiz Uyarı

Eğitim amaçlı hazırlanan ve örnek verilerle desteklenen bu analiz (temel analiz, teknik analiz ve bilanço analizi), ilgili şirketin, endeksin, finansal aracın, emtianın, dövizin veya kripto paranın performansı hakkında genel bir bakış sunmaktadır. Bu çalışmanın hazırlanmasında yapay zeka ve analiz yazılımları kullanılmıştır. Bilgilerde yanlışlık olabileceği unutulmamalı. Burada yazılan bilgilere istinaden işlem yapmayınız.