Ekonomik büyüme denince akla ilk olarak fabrikalar, yollar veya teknolojik yenilikler gelir. Oysa bu görünür unsurların arkasında, ekonomileri asıl harekete geçiren “beşeri sermaye” yatar. Beşeri sermaye—bireylerin eğitim, sağlık ve deneyimle kazandığı bilgi, beceri ve yaratıcılık—ekonomik kalkınmanın en kritik ancak en az konuşulan bileşenidir. Peki bu görünmez motor, nasıl oluyor da ülkelerin kaderini belirliyor?
Beşeri Sermaye Nedir?
Beşeri sermaye, insan kaynağının üretkenliğini artıran tüm faktörleri kapsar:
- Eğitim: Nitelikli işgücü, teknolojiyi kullanma ve yenilik üretme kapasitesi sağlar.
- Sağlık: Sağlıklı bireyler, daha uzun ve verimli çalışır.
- Yenilikçilik ve Uyum Yeteneği: Değişen piyasalara hızla adapte olabilme becerisi.
Nobel ödüllü iktisatçı Theodore Schultz’a göre, “Beşeri sermaye yatırımları, modern ekonomilerde fiziksel sermayeden daha yüksek getiri sağlar.” Bu görüş, Güney Kore’nin 1960’lardan itibaren eğitime yaptığı yatırımla kişi başına gelirini 30 kat artırması gibi örneklerle destekleniyor.
Tarihsel Dönüm Noktalarında Beşeri Sermaye
Sanayi Devrimi’nin buharlı makineleri, ancak okuryazar ve teknik becerili bir işgücüyle anlam kazandı. Benzer şekilde, 21. yüzyılın dijital devrimi, yazılım mühendisliği ve veri analitiği becerileri olmadan düşünülemez. Örneğin, Finlandiya’nın 1970’lerde başlattığı eğitim reformları, ülkeyi Nokia gibi küresel bir markanın doğuşuna hazırladı.
Eğitim: Ekonomik Büyümenin Temel Taşı
OECD verilerine göre, bir yıl ek eğitim, kişisel geliri ortalama %10 artırıyor. Toplum ölçeğinde ise eğitimli nüfus, Ar-Ge faaliyetlerini ve girişimciliği tetikleyerek katma değerli sektörlerin doğmasını sağlıyor. Hindistan’ın Bangalore kenti, nitelikli mühendisleri sayesinde dünya yazılım üssüne dönüştü.
Sağlık: Üretkenliğin Olmazsa Olmazı
Dünya Sağlık Örgütü, sağlık sistemine yapılan 1 dolarlık yatırımın ekonomiye 14 dolar olarak geri döndüğünü hesaplıyor. 1950’lerde Çin’deki sıtma eradikasyonu, tarım ve sanayi verimliliğini patlattı. COVID-19 salgını ise sağlık altyapısının ekonomik dirençle doğrudan bağlantısını gözler önüne serdi.
Dijital Çağda Adaptasyon: Sürekli Öğrenme
Otomasyon ve yapay zekâ, işgücü piyasasını kökten değiştiriyor. İşsizlik kriziyle karşılaşmamak için “ömür boyu öğrenme” şart. Singapur’un SkillsFuture programı, vatandaşların yeni beceriler edinmesini destekleyerek işsizlik oranını %2’nin altında tutmayı başardı.
Zorluklar ve Çözüm Önerileri
Beşeri sermayenin önündeki en büyük engel, yatırımların uzun vadeli olması ve siyasi istikrarsızlık. Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkelerde eğitimdeki eşitsizlik, ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor. Çözüm için:
- Erken Çocukluk Eğitimi: Harvard araştırmaları, okul öncesi eğitimin getirisinin %7-10 olduğunu gösteriyor.
- Kadınların İşgücüne Katılımı: OECD, kadınların eğitim ve istihdama eşit erişimi halinde küresel GSYİH’nin 12 trilyon dolar artacağını öngörüyor.
- Özel Sektör İş Birlikleri: Almanya’nın mesleki eğitim modeli (dual system), genç işsizliğini AB ortalamasının yarısına çekti.
Sonuç: Geleceğin Ekonomisi İnsana Yatırım İster
Beşeri sermaye, ekonomik büyümenin sadece bir parçası değil, ta kendisidir. Dijitalleşme ve küresel rekabet, bu gerçeği daha da görünür kılıyor. Politikacılar, kısa vadeli projeler yerine insan kaynağını güçlendiren reformlara odaklanmalı. Unutulmamalıdır: Bir ülkenin en değerli hazinesi, toprağın altındaki petrol değil, insanın zihnindeki potansiyeldir.
“Bir milletin gerçek zenginliği, insan yeteneğinin gelişmesidir.”
― Arthur Lewis, Nobel Ekonomi Ödülü Sahibi