Türkiye, 1 Nisan 2026 itibarıyla 5G teknolojisine geçerek iletişim çağında yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen 5G ihalesiyle birlikte, hem telekomünikasyon hem de teknoloji sektörlerinde büyük bir dönüşüm süreci resmen başlamış oldu. 4G’ye kıyasla 10 kata kadar daha yüksek internet hızı ve milisaniyeler seviyesine inen gecikme süreleri, sadece internet deneyimini değil, bütün dijital ekonomiyi kökten değiştirecek.
Türkiye’de bugün aktif olarak kullanılan yaklaşık 92 milyon mobil cihaz bulunuyor. Bunların 63 milyonu 5G desteğine sahip değil. Yani 5G’ye geçildiğinde bu cihazların yenilenmesi gerekecek. Uzmanlara göre, bu cihazların yüzde 70’inin önümüzdeki 4-5 yıl içinde yenileneceği tahmin ediliyor. Bu, yaklaşık 44 milyon cihazın değişeceği anlamına geliyor. Ortalama bir 5G uyumlu telefon fiyatının 25 bin TL civarında olduğu düşünülürse, ortaya çıkan pazarın büyüklüğü 1.1 trilyon lirayı buluyor. Bu büyüklük, sadece teknoloji sektörü için değil, aynı zamanda borsada işlem gören telekomünikasyon, yarı iletken, donanım, yazılım ve perakende şirketleri için de tarihi bir fırsat sunuyor.
5G, yalnızca hız artışı anlamına gelmiyor. Nesnelerin interneti (IoT), yapay zekâ uygulamaları, otonom araçlar, uzaktan eğitim, tele-sağlık ve akıllı şehir projeleri gibi alanlarda da çığır açacak. Bu da hem operatörlerin hem de teknoloji üreticilerinin önümüzdeki dönemde büyük yatırım hamlelerine girişeceği anlamına geliyor. 5G destekli baz istasyonları, ağ ekipmanları, fiber altyapılar ve veri merkezleri, bu dönüşümün arkasındaki itici güçler olacak.
Ancak bu dönüşümün kazananları kadar, uyum sağlayamayan kaybedenleri de olacak. Eski model telefonlara sahip tüketiciler, ilk etapta 5G’nin avantajlarından yararlanamayacak. Buna karşın, operatörlerin 4G desteğini sürdürmesiyle birlikte bu cihazlar tamamen atıl hale gelmeyecek. Yüksek teknolojiye ihtiyaç duymayan kullanıcılar, ikinci el, yenilenmiş ya da kiralık cihaz pazarına yönelecek. Uzmanlara göre, yalnızca kiralama pazarında 8 milyon cihazın yönetilmesi ve yılda 8 ila 10 milyar TL’lik bir hareket yaratması bekleniyor. Bu da ekonomide sürdürülebilir döngüye önemli katkı sağlayacak.
5G’nin Türkiye’deki etkisi sadece tüketiciyle sınırlı kalmayacak. Mobil operatörler, cihaz üreticileri, çip ve komponent sağlayıcıları, e-ticaret platformları, hatta fintech ve bulut hizmeti veren şirketler bile bu dönüşümden pay alacak. Borsada işlem gören ASELSAN, Turkcell, Türk Telekom, Reeder, Arena Bilgisayar, Teknosa ve benzeri teknoloji şirketleri bu dalgadan en çok etkilenmesi beklenen oyuncular arasında yer alıyor. Yatırımcılar açısından bakıldığında, 5G sadece bir iletişim teknolojisi değil, uzun vadeli büyüme potansiyeli yüksek bir yatırım teması olarak da değerlendiriliyor.
Sonuçta 5G, yalnızca internet hızını değil, ekonominin nabzını da değiştirecek. Dijital dönüşümün bu yeni evresinde, Türkiye hem altyapı yatırımlarıyla hem de yerli üretim kapasitesiyle küresel rekabet sahnesinde daha güçlü bir konuma gelebilir. Önümüzdeki yıllar, hem iletişimde hem de sermaye piyasalarında 5G’nin şekillendirdiği yepyeni bir dönemin başlangıcı olacak.










