2024 yılı, Türkiye ekonomisi açısından dönüşümün ve zorlukların bir arada yaşandığı bir dönem olarak geride kaldı. Enflasyonla mücadele, para politikası değişimleri, mali disiplin arayışları ve küresel ekonomik çalkantılar, Türkiye’nin ekonomik görünümünü doğrudan şekillendirdi. 2025 yılının ikinci çeyreğine girerken gözler hem genel makroekonomik dengelerde hem de sermaye piyasalarının kalbi olan Borsa İstanbul (BİST) üzerinde. Yatırımcılar ve karar alıcılar için kritik olan soru şu: 2025’te Türkiye ekonomisi nasıl bir yol haritası izleyecek, BİST nasıl bir performans gösterecek?
Enflasyonla Mücadelede Yeni Bir Dönem
Türkiye’nin 2024 sonu itibarıyla hâlâ çift haneli seyreden enflasyonu, 2025’in ikinci çeyreğinde ekonominin temel risk unsurlarından biri olmayı sürdürüyor. TCMB’nin politika faizlerini kademeli şekilde yükseltmesi ve sıkı para politikası uygulamaları, enflasyonu dizginleme konusunda bazı başarılar gösterse de talep yönlü baskılar, kur geçişkenliği ve gıda fiyatlarındaki oynaklık süreci zorlaştırıyor. 2025 yılında baz etkisinin de katkısıyla enflasyonda kısmi bir yavaşlama beklenmekle birlikte, yüzde 30-35 bandında kalıcı hale gelmiş bir enflasyon riski hâlen masada.
Enflasyonun düşme eğilimine girmesi, iç talep üzerinde baskı yaratsa da yatırımcı güveni açısından olumlu bir sinyal olabilir. Bu durumda orta vadede hem döviz kuru istikrarı hem de yerli yatırımcının TL’ye dönüşü açısından olumlu gelişmeler yaşanabilir.
Dış Ticaret Dengesi ve Cari Açık
2025 yılında Türkiye’nin dış ticaret politikasında özellikle enerji faturasında yaşanacak gelişmeler belirleyici olacak. 2024 yılında küresel petrol ve doğalgaz fiyatlarının nispeten istikrar kazanması, dış ticaret açığında sınırlı iyileşmeler sağladı. 2025’te bu eğilimin devam etmesi halinde cari açık/GSYH oranının %3’ler seviyesine çekilmesi hedeflenebilir.
Ancak Avrupa’daki yavaşlama, Türkiye’nin ihracat hacmini doğrudan etkileyebilir. İhracatın zayıf seyrettiği bir ortamda cari açığın azalması için iç talebin kontrollü olması ve hizmet gelirlerinin (özellikle turizm) güçlü kalması kritik olacak.
Kur ve Döviz Politikası
2024 boyunca kontrollü dalgalanma stratejisi izleyen ekonomi yönetimi, kur üzerinde doğrudan baskı kurmaktan kaçınsa da rezerv yönetimiyle piyasa yönlendirmesi yapmayı sürdürdü. 2025 yılında kurda daha “serbest ama tahmin edilebilir” bir seyir bekleniyor. Özellikle sermaye girişlerinin artması durumunda kur baskısı sınırlanabilir.
Ancak yüksek dış borç ödemeleri, Fed’in faiz politikası ve jeopolitik riskler, döviz talebini tetikleyebilecek başlıca unsurlar olmaya devam ediyor. Bu nedenle kurun, 2025 yılında da enflasyon ve faiz beklentileriyle birlikte fiyatlanacağı öngörülüyor.
BİST: Değerleme Ucuz, Güven Sınırlı
Borsa İstanbul, 2024’te zaman zaman yabancı girişleriyle canlanmış olsa da genel olarak iç yatırımcıların yön verdiği bir piyasa olmaya devam etti. Yüksek enflasyon ortamı, şirketlerin kârlarını TL bazında büyütmesine olanak sağladı ve bilanço anlamında olumlu veriler geldi. Ancak yatırımcının reel getiri arayışı, borsada zaman zaman satış baskılarını artırdı.
2025’te borsa için üç temel senaryo öne çıkıyor:
- Enflasyon ve faiz düşüş eğilimine girerse: Reel faiz artar, TL’ye güven gelir ve yerli yatırımcı borsaya yönelir. Bu durumda BİST’te yukarı yönlü hareketler hızlanabilir.
- Jeopolitik risklerde artış olursa: Yabancı çıkışı tetiklenebilir ve endeks dalgalı seyre geçebilir.
- Kur stabil ama faiz yüksek kalırsa: Mevduat cazip olmaya devam eder, borsa pasif kalabilir.
Bu senaryolar arasında en olası olanı, 2025’in ilk yarısında dalgalı ama yukarı yönlü potansiyeli olan bir piyasa yapısıdır. Özellikle bankacılık, enerji ve ihracat odaklı sanayi şirketleri, enflasyon muhasebesi sonrası güçlü bilançolarla öne çıkabilir.
Yabancı Yatırımcıların Rolü
BİST’in uzun vadeli performansı için yabancı yatırımcıların yeniden dönüşü kritik bir eşiktir. 2025’te kredi notu artırımları, siyasi istikrar ve hukuk sistemine yönelik güven artırıcı adımlar, yabancı yatırımcı algısını yeniden olumluya çevirebilir. Özellikle kurumsal fonların yeniden Türkiye hisselerine ilgi göstermesi, BİST’in derinlik kazanmasını ve daha sağlıklı fiyatlamaların oluşmasını sağlayacaktır.
Riskler: Jeopolitik Gerilimler, İç Siyasi Gündem, Kuraklık ve Afetler
2025 için ekonomik analiz yapılırken jeopolitik riskleri dışlamak mümkün değil. Orta Doğu’daki istikrarsızlıklar, Rusya-Ukrayna hattındaki gelişmeler ve Çin-ABD gerilimi, Türkiye’nin hem enerji hem de ticaret dengesi üzerinde dolaylı etkiler yaratabilir.
Buna ek olarak iç siyasi gündemin 2028 seçimlerine yönelik erken hamlelerle şekillenmesi, ekonomi politikalarında tutarlılığı zorlayabilir. Tarımda yaşanabilecek kuraklık, gıda fiyatlarında yeni bir baskı yaratabilir. Bu da hem enflasyonu hem kamuoyundaki ekonomik memnuniyeti etkileyebilir.
Sonuç olarak, 2025 yılı, Türkiye ekonomisi için sıkı para politikası ile büyüme arasındaki dengeyi kurma yılı olacak. BİST açısından ise içsel potansiyelin var olduğu, ancak yatırımcı güveninin yeniden tesisi için zamana ihtiyaç duyulan bir dönemden geçiyoruz. Makroekonomik veriler olumlu sinyaller verdikçe, Borsa İstanbul’un da hem yabancı hem yerli yatırımcılar nezdinde değer kazanmaya devam edeceği söylenebilir. Ancak temkinli iyimserlik, 2025’in en gerçekçi yatırım mottosu olacaktır.