Koruyucu Politikaların Yükselişi ve Türkiye’nin Kırılgan Dengeleri
ABD eski Başkanı Donald Trump’ın yeniden Beyaz Saray yolunda olması, küresel ticaret savaşlarının geri dönüşüne dair endişeleri körüklüyor. Trump’ın 2017-2020 döneminde Çin, AB ve hatta NATO müttefiklerine karşı uyguladığı agresif tarife politikaları, bugün Türkiye gibi kırılgan ekonomiler için yeni bir stres testi anlamına gelebilir. Peki Trump’ın olası tarifeleri Türkiye’yi nasıl vuracak? Küresel piyasalar bu dalgaya hazır mı?
Trump’ın Tarife Oyunu: Ticaret Savaşları 2.0
Trump’ın “America First” sloganıyla şekillenen politikaları, özellikle Çin’e karşı %25’e varan gümrük vergileri ve çelik/alüminyum tarifeleriyle küresel tedarik zincirlerini altüst etmişti. İkinci bir Trump yönetiminde, bu kez hedefte Çin’in yanı sıra AB’nin yeşil dönüşüm sübvansiyonları, hatta Meksika ve Türkiye gibi ülkeler olabilir. Trump’ın ekibi, “tüm ithalata %10, Çin’e %60 tarife” gibi açıklamalarla sinyal veriyor. Bu durum, pandemi ve Ukrayna savaşıyla zaten darbe alan küresel ekonomi için enflasyonist bir tetikleyiciye dönüşebilir.
Türkiye’nin Hassas Noktaları: Çelik, Otomotiv ve Döviz Kıskacı
Türkiye, Trump’ın ilk döneminde çelik ve alüminyum tarifelerinden (sırasıyla %25 ve %10) doğrudan etkilenmişti. 2018’de ABD, Türk çelik ihracatına getirdiği ek vergilerle Ankara’yı sert önlemlere zorlamış, lira tarihi değer kayıpları yaşamıştı. Bugün Türkiye, çelik ihracatının %7’sini ABD’ye yapıyor. Tarifelerin yenilenmesi, inşaat ve otomotiv gibi sektörlerde üretim maliyetlerini artırırken, cari açığın finansmanını zorlaştırabilir.
Öte yandan, Türkiye’nin 2024’te yaklaşık $245 milyar olan dış borç stoku ve %65’in üzerindeki enflasyon, döviz girdisine olan bağımlılığı kritik hale getiriyor. ABD ile ticaret gerilimi, TL’de yeni dalgalanmalara yol açarak Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini ve faiz politikasını zorlayabilir. Ayrıca, enerji ithalatında Rusya’ya bağımlılık ve Batı ile ilişkilerdeki gerilimler, Ankara’yı diplomatik açmazlara sürükleyebilir.
Küresel Domino Etkisi: Emtialar, Tedarik Zinciri ve Güvenlik Arayışı
Trump’ın tarifeleri yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmayacak. Çin’e yönelik genişletilmiş vergiler, emtia fiyatlarını (özellikle nadir toprak elementleri ve yarı iletkenler) artırabilir. Bu durum, Türkiye’nin elektrikli araç ve savunma sanayii gibi alanlardaki üretimini sekteye uğratabilir. Ayrıca, AB’nin “Trump Riski”ne karşı kendi korumacı önlemlerini devreye alması, Türkiye-AB Gümrük Birliği’ni olumsuz etkileyebilir.
Küresel yatırımcılar ise artan belirsizlikle birlikte gelişen piyasalardan çıkışa geçebilir. 2018’de FED’in faiz artırımları ve TL’deki çöküş, EM (emerging markets) tahvil getirilerini %15’e kadar düşürmüştü. Benzer bir senaryoda, Türkiye’nin risk primi (CDS) yeniden 500 bazın üzerine tırmanabilir.
Türkiye’nin Savunma Stratejileri: Alternatif İttifaklar ve Üretimde Çeşitlilik
Türkiye’nin elindeki en güçlü koz, coğrafi konumu ve NATO üyeliği. Ancak S-400 krizi ve Suriye politikaları nedeniyle zedelenen Washington-Ankara ilişkileri, tarife pazarlıklarını karmaşıklaştırabilir. Erdogan yönetiminin olası tepkileri şunlar olabilir:
- BRICS+ ile Derinleşme: Rusya, Çin ve Hindistan’la ticari anlaşmaları genişleterek dolar bağımlılığını azaltma.
- Yerli Üretim Hamleleri: Tarife riski olan sektörlerde (çelik, otomotiv) Ar-Ge ve yerli tedarik zinciri yatırımları.
- Avrupa ile Diyaloğu Canlandırma: AB ile vizeler ve gümrük birliği modernizasyonunda ilerleme kaydetme.
Sonuç: Küreselleşmenin Yeni Krizi ve Türkiye’nin Denge Arayışı
Trump’ın tarifeleri, 2000’lerdeki küreselleşme rüzgarlarının tam tersine işaret ediyor. Türkiye gibi dışa açık ekonomiler için bu süreç, hem fırsatları (bölgesel ticaret anlaşmaları) hem de sistematik riskleri (döviz şoku, enflasyon) beraberinde getiriyor. Ankara’nın atması gereken adımlar, ekonomide yapısal reformlar (faiz-enflasyon dengesi, yargı bağımsızlığı) ve çok kutuplu diplomasi arasında sıkışmış durumda. Küresel piyasalar ise 2024’ü, korumacılığın ve jeopolitik gerilimlerin gölgesinde “istikrar” değil “hayatta kalma” stratejileriyle karşılıyor.
Not: Trump’ın politikaları henüz netleşmiş değil, ancak hazırlıklı olmak, Türkiye’nin 2018’den daha güçlü dersler çıkarmasına bağlı.