Küresel piyasalar açısından belki de yılın en kritik haftalarından birine daha adım atıyoruz. Şaka değil; ABD’den bu hafta hem ÜFE (üretici fiyat endeksi), hem TÜFE (tüketici fiyat endeksi) hem de perakende satışlar açıklanacak. Üstelik enflasyon tarafında dört kalem birden önümüze düşecek: manşet aylık, manşet yıllık, çekirdek aylık, çekirdek yıllık. Yani adeta patlamaya hazır bir veri bombası.
Aylardır konuşulan o gümrük vergilerinin fiyatlara tam anlamıyla yansımadığı konusu var ya; işte bu ay o etkiyi net şekilde görebiliriz deniyor. Bana sorarsanız bu sadece haziranla sınırlı kalmayacak, birkaç ay daha yukarı doğru ivmelenen fiyatlar görebiliriz. Yani önümüzde bir süre daha yüksek enflasyon riskini konuşacağız.
Peki piyasalar buna nasıl tepki verecek? Tahmin etmek zor değil. ABD tahvil faizleri zaten son 10 gündür yukarı gidiyor, bu yeni enflasyon şokuyla muhtemelen 10 yıllıklar %4.60’ı zorlayacak. Düşmeye yer arayan hisse piyasaları da “yüksek faiz ortamı devam ediyor” manşetini satıp aşağı basacaktır. İşte tam burada asıl meseleye, hikâyenin “büyük resmi” kısmına geliyoruz.
Enflasyonun yüksek çıkması elbette Powell’ı (veya Fed’i) kamuoyunda biraz rahatlatır; çünkü “bakın, faizleri indirmemekte haklıydık” diyecekleri argümanı güçlenir. Ama Powell’ın başını asıl ağrıtan bambaşka bir mesele var. Fed binasındaki renovasyon işi var ya, o işin maliyetinin uçuk kaçık seviyelere vardığı ve Fed yönetiminin buna göz yumduğu zaten uzun süredir ABD’de kulislerde konuşuluyordu. Bizde pek gündem olmadı ama Amerika’da bu bir süredir sosyal medya malzemesi.
Tahmin edin kim bu konuyu kaşıyor? Trump ve ekibi. Hafta sonundan beri sosyal medyada “Powell istifa etsin!” diye paylaşımlar havada uçuşuyor. Hatta işi iyice ileri götürüp Başkan’ın, kanundaki bazı görevi ihmal maddelerine dayandırarak Fed Başkanı’nı görevden alabileceğini savunanlar var. Gerçekten tam bir kaos senaryosu.
Powell’ın görev süresi zaten 10 ay sonra doluyor. Üstelik Eylül’de faiz indirmesi kuvvetle muhtemel. Böyle bir dönemde, sırf tadilat faturası nedeniyle görevden almak mantıklı mı? Elbette değil. Ama diyelim ki oldu. O zaman ne olur?
Birincisi Powell gururlu bir adam; böyle sudan sebeplerle işinden edilirse ilk yapacağı şey dava açmak olur. Daha önce de Trump’ın başkanlığının başında bu konu ısıtıldığında aynı şeyi konuşmuştuk. İkincisi piyasa reaksiyonu tam bir felaket olur. Yeni gelen başkan “kukla” olarak görülür, Fed’in bağımsızlığı tartışılmaz, doğrudan “bağımsız değilmiş” diye tescillenir. Böyle bir tablo oluştuğu anda Dolar’dan hisseye, tahvilden emtiaya kadar bütün Amerikan varlıkları satış yer.
Yeni başkan olağanüstü toplantı yapıp faiz mi indirir? Yaparsa bu zaten var olan güven krizini daha da büyütür. Yapmaz da normal takvime kalırsa en erken Eylül olur çünkü Ağustos’ta toplantı yok. O zamana kadar piyasalar sinir harbi yaşayabilir.
Ayrıca şunu da gözden kaçırmayalım; gerçekten bu tadilat faturalarının detayına kadar Fed başkanı mı bakmak zorunda? Orada işler ABD’de öyle Türkiye’deki gibi değil; ihalesinden proje kontrolörüne kadar kimin hangi süreçten sorumlu olduğu o kadar net ki, kimse kolay kolay topu başkasına atamıyor. Yani Powell’ı sırf bina tadilatı yüzünden köşeye sıkıştırmak bana fazla komplo geliyor. Yine de piyasalar için hikâye lazım, işte bu da onlardan biri.
Ama ne olur ne olmaz diye piyasaların opsiyonlarla portföyleri sigortaladığı kesin. Altın ve gümüş fiyatlarına bakınca zaten belli: herkes uzun pozisyonlarda. Bu kadar “kötü haber” senaryosu uçuşurken kimse risksiz değil, herkes en azından biraz hedge peşinde.
Açık konuşayım; enflasyon cephesinden çok parlak bir manzara göremiyorum. Üzerine Fed’in iç tartışmaları ve Trump gibi her şeyi seçim malzemesi yapacak biri eklenince, piyasalar önümüzdeki birkaç hafta boyunca sürekli tetikte durmak zorunda kalacak.
Bu kadar stresli bir ortamda yanlış pozisyon almak felaket olur. Ne demişler: “Önce hayatta kal, sonra kazanırsın.” Belki de şu anda en çok hatırlamamız gereken söz bu.











