ABD Merkez Bankası’nın son aylarda attığı faiz adımları, piyasalarda “indirimin devamı gelir mi?” sorusunu öne çıkarırken, Cleveland Fed Başkanı Beth Hammack’in açıklamaları bu beklentilere net bir fren niteliği taşıyor. Hammack, Fed’in son üç toplantıda faiz indirimine gitmesinin ardından yeni bir adım için acele edilmesine gerek olmadığını ve mevcut faiz seviyelerinin aylar boyunca korunabileceğini açıkça ifade ediyor.
Wall Street Journal’a verdiği demeçte Hammack, politika yapıcıların artık faizden çok verileri izleme aşamasında olduğunu vurguluyor. Yüzde 3,5 – 3,75 aralığındaki gösterge faiz oranının bahara kadar sabit kalabileceği görüşü, Fed içinde “bekle-gör” yaklaşımının güçlendiğine işaret ediyor. Bu duruş, piyasaların hızlı gevşeme beklentileriyle çelişse de merkez bankasının önceliklerinin hâlâ enflasyon cephesinde olduğunu gösteriyor.
Hammack’in özellikle dikkat çektiği noktalardan biri, enflasyon verilerinin olduğundan daha iyimser bir tablo çiziyor olabileceği uyarısı. Kasım ayı tüketici fiyat endeksinin yıllık yüzde 2,7 olarak açıklanmasına rağmen, bazı teknik ve veri kaynaklı etkenlerin son 12 aylık gerçek fiyat artışını daha düşük göstermiş olabileceğine dikkat çekiyor. Bu vurgu, Fed’in yalnızca manşet rakamlara değil, enflasyonun alt kırılımlarına ve kalıcılığına odaklandığını ortaya koyuyor.
Hammack’e göre enflasyonun hedefe net biçimde yaklaştığına ya da istihdam piyasasında belirgin bir zayıflama görüldüğüne dair güçlü sinyaller oluşmadan faiz indirimi konuşmak erken. Bu yaklaşım, Fed’in geçmişte yaptığı “erken gevşeme” hatalarını tekrarlamak istemediğini gösteriyor. Merkez bankası için asıl risk, enflasyon kontrol altına alınmadan atılacak adımların fiyat baskılarını yeniden alevlendirmesi.
Bu çerçevede Hammack, para politikasında daha sıkı bir duruşu tercih ettiğini açıkça dile getiriyor. Cincinnati’de bu ay başında yaptığı konuşmada da mevcut faiz seviyesinin nötr düzeye yakın olduğunu, ancak enflasyon baskılarını kalıcı biçimde azaltmak için daha kısıtlayıcı bir yaklaşımın gerekebileceğini vurgulamıştı. Bu ifade, Fed içinde “gerekirse yeniden sıkılaşma” kapısının tamamen kapanmadığını da ima ediyor.
Fed’in bu tutumu, yalnızca ABD ekonomisini değil, küresel piyasaları da yakından ilgilendiriyor. Faizlerin uzun süre yüksek kalması, doların güçlü seyrini korumasına, gelişmekte olan ülkelerde sermaye akımlarının dalgalı seyretmesine ve riskli varlıklarda temkinli fiyatlamalara yol açabilir. Özellikle hisse senedi ve kripto piyasalarında “erken gevşeme” beklentisiyle oluşan iyimserliğin, Fed’in bu mesajlarıyla yeniden sorgulanması muhtemel.
Hammack’in açıklamaları, Fed’in kısa vadeli piyasa beklentilerinden ziyade uzun vadeli fiyat istikrarına odaklandığını net biçimde ortaya koyuyor. Faiz indirimleri bitmedi ama ertelendi demek yanlış olmaz. Fed, enflasyon konusunda tam ikna olmadan yeni bir adım atmak istemiyor ve bu da önümüzdeki aylarda para politikasında sabır ve sıkılık temasının öne çıkacağını gösteriyor.











