Küresel ekonomi son yıllarda yalnızca faizler ve enflasyonla değil, siyasi tercihlerle de yön buluyor. Oxford Economics’in son analizi, bunun en çarpıcı örneklerinden birini ortaya koyuyor: ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileri politikası. Analize göre Trump, tek bir imza ile küresel büyümeyi hızlandırabilecek ya da enflasyonu daha da derinleştirebilecek bir güce sahip. Ancak bu gücün nasıl kullanılacağı, yalnızca ABD ekonomisini değil, dünya genelindeki dengeleri de belirleyecek.
Oxford Economics’in baş ekonomisti Daniel Harenberg’e göre, Trump’ın gümrük vergilerinden geri adım atması halinde küresel ekonomi 2026’da yüzde 3, 2027’de ise yüzde 3,4 büyüyebilir. Mevcut politikaların devam etmesi durumunda ise büyüme oranları daha sınırlı kalıyor: 2026’da yüzde 2,7, 2027’de yüzde 2,9. Aradaki fark, ilk bakışta küçük gibi görünse de trilyonlarca dolarlık küresel üretim düşünüldüğünde son derece kritik.
Gümrük vergileri yalnızca ticaret hacmini sınırlamıyor, aynı zamanda maliyetler üzerinden enflasyonu da besliyor. ABD’nin ithalata koyduğu her ek vergi, küresel tedarik zincirlerinde fiyat artışı olarak geri dönüyor. Bu durum, merkez bankalarının enflasyonla mücadelesini zorlaştırırken, büyüme ile fiyat istikrarı arasındaki dengeyi daha kırılgan hale getiriyor. Harenberg’in “tek bir imza” vurgusu tam da bu noktada anlam kazanıyor: Vergilerden vazgeçilmesi, hem büyümeyi ateşleyebilir hem de enflasyonist baskıları hızla azaltabilir.
Ancak analizin en çarpıcı yönü, iyimser senaryonun bile ne kadar sınırlı olduğuna işaret etmesi. Harenberg, Trump’ın yaklaşan ara seçimler öncesinde siyasi bir atmosfer yaratmak adına bazı gümrük vergilerini hafifletebileceğini, hatta “Kurtuluş Günü” olarak adlandırılan tarihten bir yıl sonra vergileri 2024 sonundaki seviyelere çekebileceğini öngörüyor. Buna rağmen ABD’nin gümrük vergisi oranlarının eski seviyelere dönmesinin en az on yıl süreceği ifade ediliyor. Yani bugün alınan kararların maliyeti, yalnızca bugünü değil, önümüzdeki on yılı da şekillendiriyor.
Bu tablo, küresel ekonomi açısından önemli bir gerçeği ortaya koyuyor: Koruyucu ticaret politikaları kısa vadede siyasi kazançlar sağlayabilir, ancak uzun vadede büyüme potansiyelini törpülüyor. Üstelik bu etki sadece ABD ile sınırlı kalmıyor; gelişmekte olan ülkelerden Avrupa’ya, Asya’dan Afrika’ya kadar tüm dünya bu zincirleme sonuçlardan payını alıyor. Ticaretin pahalılaştığı bir dünyada yatırım iştahı azalıyor, verimlilik düşüyor ve refah artışı gecikiyor.
Ek olarak, gümrük vergilerinin kalıcı hale gelmesi küresel ekonomik bloklaşmayı da hızlandırıyor. Ülkeler, ABD merkezli ticaret risklerini azaltmak için alternatif tedarik zincirleri ve yeni ticaret anlaşmaları arayışına giriyor. Bu da küresel ticaret sisteminin parçalanmasını ve verimlilik kaybını beraberinde getiriyor. Kısacası, bugün atılmayan geri adımlar, yarının daha karmaşık ve daha yavaş büyüyen bir dünya ekonomisini garanti altına alıyor.
Sonuç olarak Oxford Economics’in analizi, küresel ekonominin kaderinin ne kadar ince bir çizgide yürüdüğünü gösteriyor. Trump’ın gümrük vergileri politikasından vazgeçmesi, büyüme ve enflasyon cephesinde hızlı bir rahatlama sağlayabilir. Ancak bu adım atılmadığı sürece, dünya ekonomisi yüksek maliyetler, düşük büyüme ve uzun süreli belirsizliklerle yaşamaya devam edecek gibi görünüyor.











