Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık Hesabında Süre Uzatıldı

Sermaye kaybı ve borca batıklık hesabındaki kolaylığın süresi uzatıldı, kur farkı ve pandemi giderleri 2027’ye kadar dışarıda kalacak.

Şirketlere Nefes Aldıran Düzenleme

Ticaret Bakanlığı, ekonomik dalgalanmalar ve küresel belirsizliklerin şirket bilançoları üzerindeki baskısını azaltmaya yönelik önemli bir adım attı. Sermaye kaybı yaşayan veya borca batık durumda bulunan şirketlerin mali durumlarının tespitinde kullanılan hesaplama yöntemlerine ilişkin sağlanan geçici kolaylığın süresi uzatıldı. “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yapılan değişiklikle birlikte, sermaye kaybı ya da borca batık olma durumunun hesaplanmasında dikkate alınmayabilecek kalemler için öngörülen son tarih 1 Ocak 2026’dan 1 Ocak 2027’ye uzatıldı. Böylece şirketlere mali yapılarını toparlamaları için bir yıl daha ek süre tanınmış oldu. Özellikle kur oynaklığı, yüksek enflasyon ve finansmana erişimde yaşanan zorlukların devam ettiği bir dönemde atılan bu adım, reel sektör açısından kritik bir rahatlama olarak değerlendiriliyor.

Düzenleme kapsamında şirketler, 1 Ocak 2027 tarihine kadar yapacakları hesaplamalarda henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden kaynaklanan kur farkı zararlarının tamamını, sermaye kaybı veya borca batıklık tespitinde “zarar” kalemine dahil etmeme imkanına sahip olacak. Bu uygulama, özellikle döviz borcu yüksek olan şirketlerde bilanço üzerindeki teknik baskının hafifletilmesini amaçlıyor. Kur artışlarından doğan ancak henüz fiilen gerçekleşmemiş zararların, şirketleri erken bir şekilde hukuki yaptırımlarla karşı karşıya bırakmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Tebliğ değişikliği, yalnızca kur farklarıyla sınırlı kalmıyor. Pandeminin ekonomiyi derinden etkilediği 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin bazı gider kalemleri için de istisna uygulanmaya devam edecek. Buna göre şirketler, bu iki yılda tahakkuk eden kiralama giderleri, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamının yüzde 50’sini, sermaye kaybı veya borca batıklık hesaplamasında dikkate almak zorunda olmayacak. Uygulama, pandemi döneminde faaliyetleri sekteye uğrayan ve zorunlu mali yükümlülükler nedeniyle özkaynakları zayıflayan şirketler açısından önemli bir dengeleme mekanizması sunuyor.

Uzmanlar, söz konusu düzenlemenin kısa vadede şirketleri iflas ve tasfiye baskısından koruyacağını, orta vadede ise bilançoların daha sağlıklı bir yapıya kavuşması için zaman kazandıracağını belirtiyor. Ancak bu kolaylıkların geçici olduğuna dikkat çekilerek, şirketlerin bu süreyi yalnızca muhasebesel rahatlama olarak değil, sermaye yapısını güçlendirecek ve borçluluğu azaltacak yapısal adımlar atmak için kullanması gerektiği vurgulanıyor. Aksi halde 2027 sonrasında eski kuralların yeniden devreye girmesiyle birlikte risklerin daha sert bir şekilde gündeme gelmesi olası görülüyor.

Genel değerlendirmede, sürenin uzatılması hem finansal istikrarın korunması hem de istihdamın sürdürülebilirliği açısından önemli bir destek olarak öne çıkarken, düzenlemenin özellikle KOBİ’ler ve döviz pozisyonu açık şirketler üzerinde rahatlatıcı bir etki yaratması bekleniyor.