Çin ile ABD arasında son aylarda tırmanan ekonomik ve ticari gerilimlerin ardından taraflardan ilişkileri yeniden dengelemeye yönelik dikkat çekici bir adım geldi. Çin Başbakan Yardımcısı ve ekonomik ilişkilerden sorumlu Hı Lifıng, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile video konferans yöntemiyle bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, iki ülke liderlerinin daha önce Busan’daki zirvede ve ardından yapılan telefon görüşmesinde vardıkları mutabakatların hayata geçirilmesine yönelik somut adımlar ele alındı.
Çin resmi haber ajansı Xinhua’nın aktardığına göre görüşmenin temel odağını, ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 30 Ekim’de Güney Kore’nin Busan kentinde yaptıkları zirve buluşması ve 24 Kasım’daki telefon görüşmesinde belirlenen çerçevenin uygulanması oluşturdu. Taraflar, ekonomik ve ticari ilişkilerin istikrarlı bir zemine oturtulması gerektiği konusunda görüş birliğine varırken, “işbirliği listesini uzatmak ve sorun listesini kısaltmak” hedefi etrafında ortak bir irade ortaya koydu.
Bu temas, son dönemde iki ülke arasında yaşanan sert karşılıklı adımların ardından yeni bir diplomasi sürecine işaret ediyor. Washington yönetiminin tarife artışları, teknoloji ihracatına yönelik kısıtlamaları ve yatırım denetimleri; Pekin yönetiminin ise küresel tedarik zincirlerinde kritik öneme sahip nadir toprak elementlerinin ihracatına ilişkin kontrol adımları, ilişkileri ciddi biçimde germişti. Taraflar bu süreçte doğrudan çözümden ziyade “erteleme diplomasisi” olarak tanımlanan bir yöntemi tercih etmişti.
Busan’daki liderler zirvesi bu açıdan önemli bir dönüm noktası oldu. Görüşmede, karşılıklı “yüzde 24 ek gümrük tarifeleri”nin 10 Kasım’dan itibaren bir yıl süreyle ertelenmesi konusunda mutabakat sağlanmıştı. Bu karar, küresel piyasalar açısından da ticaret savaşlarının yeniden alevlenmeyeceğine dair önemli bir rahatlama sinyali olarak yorumlanmıştı.
Söz konusu anlaşma kapsamında Çin tarafı, fentanil ve bu maddenin üretiminde kullanılan öncül kimyasalların ihracatına yönelik kontrolleri sıkılaştırma taahhüdünde bulunmuştu. ABD ise bu alandaki iş birliğini gerekçe göstererek Çin’e uyguladığı yüzde 20 oranındaki ek gümrük tarifesini yüzde 10’a indirme kararı almıştı. Böylece taraflar, güvenlik ve halk sağlığı gibi hassas alanları ekonomik müzakerelerin bir parçası haline getirmişti.
Erteleme politikasının bir diğer ayağı teknoloji ve stratejik sektörlerde devreye alınmıştı. ABD yönetimi, ihracat kontrolü uyguladığı “varlık listesi”nde yer alan yabancı şirketlerin yüzde 50’den fazla paya sahip olduğu ortaklıkları da kapsayan yeni kuralın yürürlüğe girişini 29 Eylül’de bir yıl ertelemişti. Buna karşılık Çin, 9 Ekim’de aldığı nadir toprak elementlerinin ihracatına ilişkin kısıtlayıcı tedbirleri bir yıl süreyle askıya almayı kabul etmişti.
Benzer bir yaklaşım denizcilik ve lojistik sektöründe de görüldü. ABD, Çin’in denizcilik, lojistik ve gemi yapımı sektörlerine yönelik başlattığı 301. madde soruşturması sonucunda, ülke limanlarını kullanan Çin gemilerine ton başına ek liman ücreti getirmeyi planladığını açıklamıştı. Çin ise buna karşılık olarak hazırladığı misilleme adımlarını bir yıl erteleyeceğini duyurmuştu. Tüm bu gelişmeler, iki ülkenin doğrudan çatışma yerine zaman kazanmayı ve müzakere alanını genişletmeyi tercih ettiğini ortaya koyuyor.
Son yapılan video konferans görüşmesi, bu stratejinin devam edeceğine dair güçlü bir işaret olarak değerlendiriliyor. Taraflar, mevcut dosyaları daha yönetilebilir hale getirmeyi, çözülmesi zor başlıklarda tansiyonu düşürmeyi ve ortak çıkar alanlarını genişletmeyi hedefliyor. Analistler, bu yaklaşımın küresel ticaret ve finans piyasaları açısından kısa vadede belirsizlikleri azaltabileceğini, ancak kalıcı bir iyileşme için daha derin yapısal uzlaşmalara ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Özetle, Washington ve Pekin arasındaki son temas, ticaret savaşlarının sertliğinden uzaklaşılan, kontrollü ve temkinli bir normalleşme arayışını yansıtıyor. İki tarafın da “sorunları erteleyerek yönetme” stratejisiyle hareket ettiği bu dönemde, işbirliği alanlarının gerçekten genişletilip genişletilemeyeceği önümüzdeki aylarda atılacak somut adımlarla netlik kazanacak.











