Ekonominin üzerinde biriken kara bulutlar her geçen gün biraz daha koyulaşıyor. Türkiye piyasaları yeni haftaya terör örgütü PKK’nın silah bırakma kararının yarattığı temkinli iyimserlikle girerken, iç ve dış cephede belirsizlikler eksik olmuyor. Dışarıda ABD Başkanı Trump’ın ticaret savaşlarını yeniden kızıştıracak söylemleri, içeride ise Merkez Bankası’nın 24 Temmuz’daki kritik faiz kararı piyasaların adeta diken üstünde hareket etmesine neden oluyor.
Geçtiğimiz hafta piyasalarda baş döndüren gelişmeler yaşandı. Trump’ın Kanada mallarına yüzde 35, bakıra ise 1 Ağustos’tan itibaren yüzde 50 gümrük vergisi getireceğini açıklaması, küresel ticaretin daha da daralabileceği korkusunu yeniden alevlendirdi. Bu açıklamalarla birlikte ABD borsaları yatay seyrederken, Uzak Doğu ve Avrupa borsaları nispeten toparlandı. Zayıflayan dolar ve global faiz indirimi beklentileriyle birlikte Bitcoin tarihi zirvelerine tırmanırken, güvenli liman arayışının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi.
Türkiye’ye dönersek, içeride Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın TL mevduat ve yatırım fonlarına uygulanan stopaj oranını yüzde 15’ten 17,5’e çıkarması, piyasalar için adeta sürpriz bir darbe oldu. Bu karar, hali hazırda yüksek enflasyon ve sıkı para politikası altında ezilen yatırımcının beklentilerini boşa çıkarırken, Merkez Bankası’nın bu ayki toplantıda yapması beklenen faiz indirimi için iştahı da azalttı. Karardan önce 350-500 baz puan gibi agresif faiz indirimleri konuşulurken, şimdi beklentiler 250-350 baz puana gerilemiş durumda. Piyasalar açısından bakıldığında bu daralan faiz indirimi umudu, moralleri bozmak için fazlasıyla yeterli.
Tüm bu gelişmeler ışığında Borsa İstanbul’da yaşanan hareketlilik dikkat çekici. Geçen hafta BIST 100 Endeksi yüzde 0,8’lik sınırlı bir yükselişle haftayı kapatırken, dolar/TL kuru 40’ın üzerinde kalmaya devam etti. Euro cinsi tahvillere üç katı talep gelse bile, ülke risk priminin hala yüksek seyretmesi, içeride ekonomiye duyulan güvensizliği örtmeye yetmiyor. Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) kredi kartı ve ihtiyaç kredilerinde yapılandırmaları genişletme kararı, piyasaya biraz soluk aldırsa da bunun altta yatan zorlukları gösteren bir pansuman uygulaması olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Yeni haftada terör örgütünün silah bırakmasının toplumsal barışa katkı yapacağı, dolayısıyla piyasalarda kısmi bir rahatlamaya yol açacağı umut ediliyor. Ancak kimse bu sürecin kalıcılığına şimdiden kefil olamıyor. Diğer taraftan Trump’ın yeni tarife tehditleri, Rusya-Ukrayna savaşındaki tırmanış ve ABD’de açıklanacak enflasyon verileriyle Fed üyelerinden gelecek faiz indirimi sinyalleri, Türkiye gibi kırılgan ekonomiler için büyük risk oluşturuyor.
Salı günü içeride piyasalar Demokrasi Günü nedeniyle kapalı olacak. Fakat küresel gelişmeler durmayacak. 21 Temmuz’da Türkiye Sigorta ile başlayacak ikinci çeyrek bilançoları borsada hisse bazlı hareketliliği artırabilir. Son bir ayda yüzde 11’in üzerinde yükselen Borsa İstanbul’da teknik olarak 10 bin 400’ün üzerinde kalıcılık sağlanırsa 10 bin 700 puan direncinin test edilmesi mümkün görünüyor. Ancak aksi halde endeksin önce 10 bin 200, ardından 9 bin 900’e kadar gerileme riskini kimse göz ardı edemiyor.
Bu kadar karmaşık ve riskli bir ortamda ekonominin de piyasaların da yürüyüşü sürekli tökezleyerek devam ediyor. Kurların 40 liranın üzerinde gezinmesi, borsanın küresel fon girişine rağmen yalnızca temkinli adımlar atabilmesi, reel sektörün faiz yükü altında can çekişmesi, aslında buzdağının yalnızca görünen yüzü. Piyasalarda bir nebze rahatlama sağlanabilmesi için hem içeride terörsüz, huzurlu bir siyasi iklimin kalıcılaşmasına hem de Merkez Bankası’nın temkinli ama kararlı adımlarla faiz politikasını gözden geçirmesine ihtiyaç var. Aksi halde Türkiye, kısa vadeli dalgalı kazançları konuşurken, uzun vadeli yapısal sorunlarını daha da büyütme riskini taşımaya devam edecek. Ekonomi nefes almak istiyor, ama hem içeride hem dışarıda havası gittikçe daralan bir odada yaşam savaşı veriyor.











