Yabancı Sermayenin Gözü Yeniden Türkiye’de

MSCI Türkiye ETF’sine 22 milyon dolarlık giriş, yabancı yatırımcının Türkiye’ye yeniden ilgi göstermeye başladığının güçlü sinyali oldu.

ABD’de işlem gören iShares MSCI Türkiye ETF’sine son bir haftada gerçekleşen 22 milyon dolarlık giriş, rakamsal büyüklüğünden çok taşıdığı anlam nedeniyle dikkat çekiyor. Haziran 2023’ten bu yana görülen en güçlü haftalık yabancı girişi olarak kayda geçen bu hareket, uzun süredir Türkiye varlıklarına temkinli yaklaşan küresel yatırımcıların algısında bir kırılmaya işaret ediyor olabilir. Özellikle gelişen piyasalar arasında fon akımlarının seçici hale geldiği bir dönemde, Türkiye’nin yeniden radar altına girmesi önemli.

Bu ilginin arkasındaki temel dinamiklerden biri, beklentilerin altında kalan enflasyon verileri oldu. Enflasyonda görülen görece yavaşlama, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın para politikasında daha güçlü bir faiz indirimi alanı açabileceği beklentisini güçlendirdi. Küresel yatırımcı açısından bakıldığında bu durum, hem tahvil hem de hisse senedi piyasaları için yeni bir fiyatlama hikâyesi anlamına geliyor. Yüksek faiz döneminin sonuna yaklaşıldığı algısı, risk iştahını doğal olarak artırıyor.

MSCI Türkiye Endeksi’nin aralık ayında yüzde 2,9 yükselerek gelişen piyasaların üzerinde performans göstermesi de bu algıyı destekleyen bir başka önemli gösterge. Benzer ülke piyasalarının daha sınırlı kazançlarla yetindiği bir ortamda Türkiye’nin pozitif ayrışması, “geri kalmışlık” ve “iskonto” teması üzerinden fon yöneticilerinin dikkatini çekiyor. Uzun süredir baskı altında kalan Türk varlıkları, düşük çarpanlar ve potansiyel politika normalleşmesi beklentisiyle yeniden portföylere dahil edilmeye başlanıyor.

Bununla birlikte, 22 milyon dolarlık girişin tek başına büyük bir sermaye dönüşü anlamına gelmediğini de not etmek gerekiyor. Bu rakam daha çok bir sinyal değeri taşıyor. Yabancı yatırımcılar genellikle önce yoklama alımları yapar, ardından makro görünüm netleştikçe pozisyonlarını büyütür. Dolayısıyla burada asıl kritik olan, önümüzdeki aylarda bu girişlerin devam edip etmeyeceği. Enflasyonun kalıcı bir düşüş trendine girip girmeyeceği, faiz indirimlerinin zamanlaması ve küresel risk iştahı bu sürecin belirleyici unsurları olacak.

Ek olarak, ABD ve Avrupa merkez bankalarının para politikası duruşu da Türkiye’ye yönelik fon akımlarını doğrudan etkileyebilir. Küresel faizlerin aşağı yönlü hareket ettiği bir senaryoda, yüksek getiri potansiyeli sunan gelişen ülkelere yönelim hızlanabilir. Türkiye bu tabloda hem yüksek volatilite hem de yüksek getiri potansiyeli barındıran bir piyasa olarak öne çıkıyor. Bu da Türkiye’nin “yüksek risk–yüksek getiri” arayan fonlar için cazibesini canlı tutuyor.

Sonuç olarak iShares MSCI Türkiye ETF’sine gelen bu güçlü haftalık giriş, tek başına bir trend ilanı olmasa da, Türkiye varlıklarına yönelik algının yavaş yavaş değişmeye başladığını gösteriyor. Eğer enflasyon ve para politikası cephesinde beklentileri destekleyen bir tablo oluşursa, bu ilk adımların daha geniş çaplı yabancı ilgisinin habercisi olması şaşırtıcı olmayacaktır.