Su Üzerinde Yüzer Güneş Santralleri Kurulabilecek: Yönetmelik Hazır

Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle baraj, göl ve kanal yüzeyleri yüzer GES’e açıldı; belediye ve şirketlere 10 yıla kadar kiralama yolu açıldı.

Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımları açısından önemli bir adım atıldı. Barajlar, suni göller ve kanal yüzeyleri artık yüzer güneş enerjisi santrallerine ev sahipliği yapabilecek. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni yönetmelik ile su yüzeylerinin yüzer GES projeleri için kullanım ve kiralama şartları netleştirildi. Düzenleme, hem kamu hem de özel sektörün bu alandaki yatırımlarına hukuki zemin kazandırıyor.

Yönetmelik kapsamında, piyasada faaliyet gösteren ya da faaliyet göstermeyi planlayan tüzel kişiler tarafından inşa edilen baraj gölleri, suni göller ve kanal yüzey alanlarında yüzer güneş enerjisi santrali kurulmasının önü açıldı. Başvuruların alınması, değerlendirilmesi, fizibilite süreçleri, projelendirme esasları ile tesislerin işletme, bakım ve tasfiye aşamalarına ilişkin tüm kurallar ayrıntılı biçimde düzenlendi. Böylece bugüne kadar daha çok kara alanlarında yoğunlaşan güneş enerjisi yatırımları için alternatif bir alan tanımlanmış oldu.

Yeni düzenleme, belediyelere de önemli yetkiler veriyor. Belediyeler ve bağlı kuruluşları, kendi sınırları içerisinde yer alan baraj gölleri, suni göller ve kanal yüzeylerinde yüzer GES kurabilecek. Bunun için hazırlayacakları başvuru dosyasını DSİ’ye sunmaları gerekiyor. Bu durum, özellikle enerji maliyetleriyle mücadele eden belediyeler için kendi elektriklerini üretme ve bütçelerini rahatlatma imkânı sunuyor. Aynı zamanda yerel yönetimlerin iklim hedeflerine katkı sağlayacak bir araç olarak öne çıkıyor.

Ön lisans ve lisans sahibi enerji şirketleri açısından ise daha sınırlı bir çerçeve çiziliyor. Lisanslara kayıtlı santral sahalarında, Elektrik Üretim AŞ tarafından işletilen santrallerin rezervuarları hariç tutulmak kaydıyla, yalnızca ilgili lisansa sahip tüzel kişi yüzer GES kurabilecek. Hazırlanacak fizibilite raporlarında önerilen proje modeli, çevresel etki değerlendirmesi ile proje, inşaat ve işletme aşamalarında değişiklik olması halinde DSİ ve ilgili kurumların görüşüne tabi olacak. Bu yaklaşım, su kaynaklarının korunmasını ve projelerin çevresel sürdürülebilirliğini güvence altına almayı amaçlıyor.

Kiralama süreci de yönetmelikte açık biçimde tanımlandı. Yüzer GES kurulumu için DSİ ile sulama birlikleri arasında protokol ve kiralama sözleşmesi imzalanacak, ayrıca yatırımcı tüzel kişi tarafından taahhütname verilecek. Kiralanan alana ilişkin ilk kira bedeli, sözleşme tarihinden itibaren 5 iş günü içinde DSİ’ye peşin olarak ödenecek. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) kapsamında veya ana kaynağı hidrolik olan yardımcı kaynak tesisleri için kurulan yüzer GES’lerde ise kiralama sözleşmeleri, santral lisans süresi sonuna kadar geçerli olacak.

Belediyeler ve bağlı kuruluşlar tarafından kurulan yüzer GES tesislerinde kiralama süresi en fazla 10 yıl olarak belirlendi. Bununla birlikte DSİ’nin onayıyla, iki defayı geçmemek kaydıyla 10’ar yıllık uzatma yapılabilecek. Tüzel kişiler, sözleşme bitimine en az 6 ay kala yenileme talebinde bulunabilecek. Bu yapı, hem yatırımcıya öngörülebilirlik sağlıyor hem de kamu tarafına kontrol ve denetim imkânı tanıyor.

Çevresel hassasiyetler ise düzenlemenin temel unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Yüzer GES’lerin su kalitesi, ekosistem ve çevre üzerinde olumsuz bir etki yarattığının tespit edilmesi halinde, yatırımcı tüm gerekli önlemleri almakla yükümlü olacak. DSİ tarafından oluşturulacak komisyonlar, yatırımcı temsilcileriyle birlikte denetim ve muayene yapabilecek. Bu sayede hem yenilenebilir enerji üretimi artırılacak hem de su kaynaklarının korunması hedeflenecek.

Uzmanlara göre yüzer güneş enerjisi santralleri, buharlaşmayı azaltarak barajlardaki su kaybını sınırlayabilmesi ve yeni arazi kullanım ihtiyacını ortadan kaldırması nedeniyle stratejik bir avantaj sunuyor. Türkiye’nin artan elektrik talebi ve yenilenebilir enerji hedefleri göz önüne alındığında, bu düzenleme önümüzdeki yıllarda hem enerji yatırımlarının çeşitlenmesine hem de su-enerji dengesinin daha verimli yönetilmesine katkı sağlayabilecek nitelikte görülüyor.