Piyasalarda Yeni Dönem: Faiz İndirimi, Veri Tartışmaları ve Beklentiler

Fed’in veri uyarıları, faiz indirim süreci, Borsa İstanbul ve emtia hareketleri 2026 için temkinli iyimser bir piyasa görünümü sunuyor.

Piyasalar, küresel ölçekte hem para politikaları hem de ekonomik göstergeler üzerinden yeniden şekillenen bir dönemin içinde. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimine gitmesi beklenen bir gelişmeydi; bu nedenle piyasalarda ani bir coşku yaratmadı. Ancak Fed Başkanı Jerome Powell’ın istihdam verilerinin aslında göründüğü kadar güçlü olmayabileceğine ilişkin sözleri, piyasalarda yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu açıklama, özellikle büyüme hızının yumuşayabileceğine dair bir endişeyi tetiklerken, diğer yandan Fed’in indirim sürecini devam ettirmek istediğine dair mesaj da yatırımcıların zihninde yerini aldı.

Powell’ın dikkat çektiği nokta, istihdam verilerinin hesaplanma yöntemindeki potansiyel sapmalar. Yeni kurulan ya da kapanan şirketlerin tahmine dayalı bir modelle hesaba katılması, verilerin zaman zaman gerçeği yansıtmamasına neden olabiliyor. Bu durum, iş gücü piyasasının kağıt üzerinde güçlü görünmesine rağmen altında bir yavaşlama olabileceği ihtimalini masaya getiriyor. Bu da piyasaların, özellikle de büyüme odaklı sektörlerin, temkinli bir beklentiye yönelmesine sebep oluyor.

Bugün açıklanan işsizlik başvuruları da bu tabloyu destekleyen karmaşık bir görünüm sunuyor. 220 bin beklenen yeni işsizlik başvurularının 236 bin gelmesi, iş gücü piyasasında bir miktar zayıflamaya işaret ederken; devam eden işsizlik başvurularının 1 milyon 937 binden 1 milyon 838 bine gerilemesi, sistemde hâlâ bir dayanıklılık olduğunu ortaya koyuyor. Kritik eşik olarak kabul edilen 2 milyon seviyesinin altında kalınması, resesyon sinyallerinin şimdilik erken olduğunu gösteriyor. Powell’ın söylemlerinden çıkan ana mesaj ise net: Faiz indirimlerinin devam etmesi hala masada ve Fed ekonomide kontrollü bir yumuşama süreci hedefliyor. Nasdaq için pozitif görüşün korunması da teknoloji hisseleri açısından önemli bir moral unsuru.

ABD borsalarına bakıldığında S&P 500’ün güçlü seyrini sürdürdüğü, Nasdaq’ın ise dip seviyelerden toparlanma eğilimini giderek güçlendirdiği görülüyor. Uzun vadede 2026’da yeni zirveler beklentisi, yatırımcıların teknoloji ağırlıklı bir büyüme döngüsüne tekrar güven duyduğunu gösteriyor. Piyasalardaki volatiliteye rağmen, özellikle yapay zekâ ve dijitalleşme temalı hisseler yatırımcıların radarındaki güçlü yerini koruyor.

Yurt içinde ise Borsa İstanbul farklı bir dinamikle hareket ediyor. Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı kadar, 2026 yılı için %16’lık enflasyon hedefinden vazgeçilmesi mesajı piyasaların dikkati çekti. Enflasyonla mücadelede gevşeme beklentisi, hisse senetleri için nominal değer artışını destekleyebilecek bir zemin yaratıyor. Ancak bu durumun otomatik olarak borsanın yükseleceği anlamına gelmediğini hatırlatmak gerekiyor. Dolar bazında kritik bir direnç seviyesinde bulunan BIST 100, buranın aşılması durumunda yaklaşık 280 dolar seviyelerine doğru bir hareket yapabilir. Öte yandan siyasi risklerin hâlâ masada olması, yerel yatırımcı psikolojisinin en kırılgan noktalarından biri olmayı sürdürüyor.

Değerli metaller tarafında altının görünümü daha belirgin. Altın fiyatlarında düşüş beklense bile bu düşüşün sınırlı olacağına dair görüşler ağır basıyor. Yatay bir hareket birkaç hafta daha sürebilir ancak orta ve uzun vadede yönün yukarı olduğu konusunda genel bir fikir birliği mevcut. “Çok yükseldi, sert düşer” algısının karşılığını bulmadığı bu dönemde altının kademeli olarak biriktirilebilecek bir varlık olduğu görüşü güçleniyor.

Gümüş ise daha farklı bir tablo sunuyor. Son dönemde çok hızlı yükselen ve aşırı alım bölgesinde bulunan gümüş için bir süre daha ivmenin devam etmesi sürpriz olmayabilir. 64,5 dolar seviyeleri gündemde olsa da sonrasında bir düzeltme beklentisi oldukça yaygın. “Düşecek” dendiği halde yükselişin devam etmesi yatırımcılar arasında kafa karışıklığı yaratmış durumda, ancak orta vadeli perspektifte bu seviyelerden gelebilecek bir satış dalgası daha güçlü bir ihtimal olarak öne çıkıyor.

Tüm bu tablo, 2026’ya yaklaşırken piyasalarda ana temanın temkinli iyimserlik olduğunu gösteriyor. Faiz indirimleri, veri tartışmaları, jeopolitik riskler ve emtia fiyatlarının yönü; hepsi yatırımcıların pozisyonlanmasını etkileyen faktörler. Ancak net olan bir şey var: Piyasalar belirsizliği fiyatlarken, fırsatları da aynı dikkatle gözlemliyor. Bu nedenle önümüzdeki dönem, güçlü analiz gerektiren, sabrın ve doğru zamanlamanın belirleyici olacağı bir piyasa evresine işaret ediyor.