Merkez Bankası Kararı Gölgesinde Borsa: Algı ve Fiyatlama

Faiz indiriminin miktarı kadar algısı da önemli; 200 baz puan BIST’te 11.000 üzeri kalıcılığı güçlendirebilir.

Son dönemde Merkez Bankası’nın faiz kararlarına bakıldığında, keskin uçlardan özellikle kaçınan ve piyasayı mümkün olduğunca kontrollü yönlendirmeye çalışan bir yaklaşım öne çıkıyor. Ne çok cesur bir gevşeme ne de piyasayı sarsacak ölçüde sert bir duruş… Bu nedenle son 2–3 toplantı, “orta yol” arayışının belirgin şekilde hissedildiği kararlarla geçti. Bu çerçevede yaklaşan faiz kararı, sadece politika faizinden ibaret değil; Borsa İstanbul’un yönü ve yatırımcı psikolojisi açısından da kritik bir eşik niteliğinde.

Piyasada faiz indirimi beklentisi büyük ölçüde fiyatlanmış durumda. Tartışma artık “indirim olur mu?” sorusundan çok “ne kadar olur?” başlığı etrafında dönüyor. Bu noktada 100 baz puanlık bir indirim, sürpriz sayılmayacağı gibi güçlü bir heyecan da yaratmayabilir. 150 baz puan, Merkez Bankası’nın son dönemde benimsediği dengeli çizgiyle uyumlu görünüyor. 200 baz puanlık bir indirim ise miktar olarak küçük görünse de, algı tarafında daha belirgin bir etki yaratma potansiyeline sahip.

Borsa İstanbul açısından mesele tam da burada başlıyor. Çünkü endeksler çoğu zaman matematikten çok beklenti ve algıyla hareket eder. 200 baz puanlık bir indirim, “para politikasında kontrollü ama kararlı bir gevşeme” mesajı olarak algılanırsa, BIST100’ün 11.000 puanın üzerinde kalıcılık sağlama ihtimali belirgin biçimde artar. Bu senaryoda 11.160 ilk psikolojik ve teknik eşik olarak öne çıkıyor. Bu seviyenin aşılması hâlinde 11.400–11.500 bandı, hem geçmiş zirveler hem de işlem yoğunluğu nedeniyle ciddiyetle izlenecek bölgeler arasında yer alıyor.

150 ya da 100 baz puanlık indirim senaryolarında ise daha farklı bir tablo söz konusu. Bu tür kararlar, sert bir satış dalgası yaratacak kadar olumsuz değil; ancak yükseliş iştahını sınırlayan, piyasayı yataya yakın bir bantta tutan bir etki oluşturabilir. Yani düşüşten çok, bekleme ve sindirme süreci öne çıkabilir. Bu durumda yatırımcı davranışları daha seçici hâle gelir; endeks genelinde güç kaybı olmasa bile hisseler arası ayrışma artar.

Kısa vadede teknik açıdan en kritik seviye 10.700 olarak öne çıkıyor. Bu bölge sadece bir destek noktası değil, aynı zamanda son yükseliş trendinin sağlığı açısından da bir referans. 10.700’ün altında kalıcı kapanışlar görülmesi hâlinde 10.500’e doğru bir geri çekilme şaşırtıcı olmaz. Bu tür bir hareket, faiz kararından bağımsız olarak küresel risk iştahı veya bankacılık hisseleri kaynaklı dalgalanmalarla da tetiklenebilir.

Yıl geneline bakıldığında ise 11.600 seviyesi hâlâ masadaki en iddialı hedef konumunda. Bu seviyeye ulaşılıp ulaşılamayacağını belirleyecek ana unsur, faiz indirimlerinin tek seferlik mi yoksa öngörülebilir bir patikaya mı bağlı olacağıdır. Piyasa, düşük faizin kendisinden çok, sürdürülebilirliğini fiyatlar. Merkez Bankası’nın iletişimi burada en az faiz oranı kadar önemlidir.

Son olarak şunu unutmamak gerekir: Faiz kararları tek başına borsayı kalıcı biçimde yukarı taşımaz. Enflasyon beklentileri, kârlılık görünümleri, yabancı yatırımcı algısı ve küresel likidite koşulları bu denklemin ayrılmaz parçalarıdır. Faiz indirimi sadece kapıyı aralar; içeri girip girmeyecek olan ise güven ve beklentilerdir.