Geçen Haftanın Finansal Analizi: Kazananlar ve Kaybedenler (15–19 Aralık 2025)

15–19 Aralık haftasında borsa, altın, döviz ve fonlar sınırlı yükselişler kaydederken en güçlü getiri kıymetli maden fonlarından geldi.

15–19 Aralık 2025 haftası, finansal piyasalarda temkinli ancak pozitif bir görünümün öne çıktığı bir dönem olarak kayıtlara geçti. Küresel belirsizlikler, jeopolitik gelişmeler ve merkez bankalarının para politikalarına ilişkin beklentiler fiyatlamalarda etkili olurken, yurt içi piyasalarda sınırlı da olsa yukarı yönlü bir seyir izlendi. Borsa, döviz, altın ve fon piyasalarında haftayı kazançla kapatan yatırımcılar dikkat çekti.

Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 0,27 oranında değer kazandı. BIST 100 endeksi hafta boyunca 11.250,46 puan ile 11.470,03 puan aralığında dalgalandı. Haftanın son işlem gününde endeks, önceki hafta kapanışına göre yüzde 0,27 artışla 11.341,90 puandan kapanarak sınırlı da olsa pozitif bir performans sergiledi. Endeksteki bu yükselişte banka hisselerindeki dengeli görünüm ve sanayi hisselerinde seçici alımlar etkili oldu. Ancak işlem hacimlerinin görece düşük seyretmesi, yatırımcıların güçlü bir risk iştahı yerine temkinli duruşunu koruduğunu gösterdi.

Altın tarafında ise yatay-pozitif bir görünüm öne çıktı. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı haftalık bazda yüzde 0,12 artışla 5 bin 958 liraya yükseldi. Cumhuriyet altını da benzer şekilde yüzde 0,12 oranında değer kazanarak 40 bin 169 liradan satıldı. Çeyrek altın fiyatı ise geçen hafta sonu 9 bin 968 lira seviyesindeyken, yüzde 0,11 artışla 9 bin 979 liraya çıktı. Altın fiyatlarındaki bu sınırlı yükseliş, hem küresel ons altın fiyatlarındaki dalgalı seyrin hem de döviz kurlarındaki yukarı yönlü hareketin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, altının kısa vadede güçlü bir ivme yakalayabilmesi için küresel belirsizliklerin artması veya faiz beklentilerinde net bir değişim görülmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Döviz piyasalarında da benzer şekilde kontrollü yükselişler izlendi. ABD doları haftayı yüzde 0,27 artışla 42,8080 liradan tamamladı. Euro/TL kuru ise yüzde 0,28 yükselerek 50,2310 liraya çıktı. Döviz kurlarındaki bu artış, hem küresel dolar endeksindeki hareketlilikten hem de yurt içi enflasyon ve faiz beklentilerinin fiyatlamalara yansımasından kaynaklandı. Piyasalarda, döviz cephesinde sert dalgalanmalar yerine kademeli yükselişlerin öne çıktığı bir haftanın geride kaldığı görülüyor.

Fon piyasaları ise haftanın en dikkat çekici kazananları arasında yer aldı. Yatırım fonları genel olarak yüzde 0,82 değer kazanırken, emeklilik fonlarında ortalama getiri yüzde 1,02 oldu. Kategorilere göre bakıldığında, yatırım fonları arasında en yüksek getiriyi yüzde 2,76 ile kıymetli maden fonları sağladı. Bu durum, altına dayalı yatırım araçlarına olan ilginin devam ettiğini ve yatırımcıların portföylerinde güvenli liman arayışını sürdürdüğünü ortaya koydu.

BES tarafında da benzer şekilde yüzde 2,51 yükselişle kıymetli madenler öne çıktı. Genel tabloda hem yatırım hem de emeklilik fonlarında haftayı düşüşle kapatan fon sayısının oldukça sınırlı olduğu görüldü.

Fon bazında bakıldığında, haftanın en çok kazandıranı yüzde 55,6’lık dikkat çekici yükselişle Atlas Portföy Serbest (TL) Fon oldu. BES tarafında ise Katılım Emeklilik ve Hayat AŞ Gümüş Katılım Emeklilik Yatırım Fonu yüzde 8,69 artışla zirveye yerleşti. Öte yandan yatırım fonları arasında en fazla kayıp yüzde 22,97 ile Allbatross Portföy Katılım Hisse Senedi Serbest Fon’da yaşanırken, emeklilik fonlarında en çok düşen yüzde 2,54 ile Agesa Hayat ve Emeklilik AŞ Teknoloji Sektörü Yabancı Değişken Emeklilik Yatırım Fonu oldu.

Genel olarak değerlendirildiğinde, 15–19 Aralık haftası finansal piyasalarda büyük kazançlar ya da sert kayıplardan ziyade dengeli ve sınırlı yükselişlerin öne çıktığı bir dönem oldu. Yatırımcıların, yıl sonuna yaklaşılırken risklerini dağıttığı, kısa vadeli spekülatif hareketlerden kaçındığı ve daha çok fonlar ile değer saklama araçlarına yöneldiği görülüyor. Önümüzdeki haftalarda hem küresel merkez bankalarından gelecek mesajlar hem de yurt içi ekonomik veriler, piyasaların yönü üzerinde belirleyici olmaya devam edecek.