Altın fiyatları tarihi zirvelere tırmanırken, petrol piyasasında belirsizlik yoğunlaşıyor. Son dönemde emtia piyasalarında yaşanan sert dalgalanmalar, aslında birbirine sıkı sıkıya bağlı küresel dinamiklerin sonucu. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz politikaları, jeopolitik gerilimler ve Çin’in ekonomik stratejileri, altın ve petrol başta olmak üzere pek çok emtianın kaderini tayin ediyor.
Öncelikle altına bakalım. Ons fiyatı 3.500 dolara yaklaşarak rekor seviyelere ulaşan altın, yatırımcıların güvenli liman arayışının klasik adresi olmayı sürdürüyor. Enflasyonun uzun süre kalıcı olacağı beklentisi, artan jeopolitik riskler ve merkez bankalarının rezervlerini altınla çeşitlendirme eğilimi bu yükselişi körüklüyor. Ancak 2026’ya doğru bazı analistler, küresel büyümenin toparlanması ve faizlerin yeniden yükselmesi halinde altın fiyatlarında sert bir düzeltme yaşanabileceğini öngörüyor. Özellikle reel faizlerin pozitif bölgeye taşınması, yatırımcıları altından uzaklaştırabilir. Bu yüzden bugünkü rallinin bir noktada soluklanması ve hatta 2.000 doların altına gerileme ihtimali masada tutulmalı.
Petrol tarafında ise tablo çok daha karmaşık. Brent tipi ham petrolün fiyatı son dönemde 85 dolar seviyelerinde dengelense de, uzmanlar 90 doları test etme olasılığını konuşuyor. Orta Doğu’daki siyasi gerilimler, Rusya’nın arz kısıtlamaları ve OPEC+ grubunun disiplinli üretim stratejisi fiyatları yukarıda tutan ana unsurlar. Buna karşın Çin’in talebinde görülen kırılganlık, küresel resesyon endişeleri ve alternatif enerji kaynaklarının devreye girmesi, petrolü 40 dolarlara kadar çekebilecek riskler arasında. Yani önümüzdeki iki yıl içinde petrol, sert iniş-çıkışlara sahne olabilecek bir fiyat patikasına mahkum görünüyor.
Gözler doğal olarak Fed’in para politikası üzerinde. 2025 sonlarına doğru başlaması beklenen faiz indirimleri, ABD ekonomisinde yumuşak iniş senaryosunu güçlendirirken, doların zayıflaması emtia fiyatlarını yukarı itebilir. Piyasalarda genel beklenti, Fed’in 2026 ortalarına kadar toplamda 100-125 baz puanlık bir indirim yapacağı yönünde. Ancak enflasyonun yeniden yükselişe geçmesi durumunda bu planlar ertelenebilir veya daha sınırlı bir gevşeme görülebilir. Faiz indirimlerinin hızına ve büyüklüğüne dair her yeni sinyal, altın ve petrol başta olmak üzere tüm emtia piyasalarında anında yankı bulacak.
Sonuç olarak altın, petrol ve genel olarak emtia piyasaları, yalnızca arz-talep dengesiyle değil, küresel politika ve ekonomi oyununun tüm aktörleriyle şekilleniyor. Altında rekorlar da, petrolde sert düşüşler de aynı döngünün parçaları. Bu yüzden yatırımcıların tek bir senaryoya saplanıp kalmadan, tüm riskleri ve fırsatları soğukkanlılıkla değerlendirmesi her zamankinden daha kritik. Çünkü belirsizlikler çağında, kesin görünen her şey, bir sonraki krizde yerini şaşırtıcı bir tabloya bırakabilir.










