Faiz İndirimi Beklentileri ve TCMB’nin Zor Kararı

TCMB’nin yılın son faiz kararı öncesi beklentiler 100-150 baz puan indirime odaklandı, enflasyon görünümü kararın tonunu belirleyecek.

Yurt içi piyasalarda tansiyon giderek yükseliyor. Takvimler aralık ayının ikinci haftasını gösterirken, gözler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 11 Aralık Perşembe günü açıklayacağı yılın son Para Politikası Kurulu kararına çevrilmiş durumda. Bu karar yalnızca piyasaların kısa vadeli yönünü değil, aynı zamanda 2026 sonuna uzanan dezenflasyon patikasına duyulan güveni de yeniden tartışmaya açacak bir eşik niteliği taşıyor.

Ekonomist beklenti anketlerinin ortak noktası, faiz indirim sürecinin devam edeceği yönünde. Medyan beklenti, politika faizinin 150 baz puan indirilerek yüzde 39,5’ten yüzde 38 seviyesine çekilmesi. Bununla birlikte tablo tek sesli değil. Anketlere katılan ekonomistler arasında 100 baz puanlık daha sınırlı bir indirim bekleyenler de var, 200 baz puanlık daha cesur bir adım öngörenler de. Bu dağılım bile Merkez Bankası’nın manevra alanının ne kadar hassas bir dengede olduğunu gösteriyor.

Aralık toplantısını önemli kılan bir diğer unsur ise yılın son PPK kararı olması. Bu nedenle ekonomistler yalnızca mevcut karara değil, ileriye dönük faiz patikasına ilişkin beklentilerini de paylaşıyor. 2025 yıl sonu için medyan politika faizi beklentisi yüzde 38 seviyesinde. Bu, piyasaların TCMB’den hızlı değil, kontrollü ve zamana yayılmış bir gevşeme öngördüğünü ortaya koyuyor. Daha uzun vadede ise tablo biraz daha netleşiyor. 2026 yıl sonu için medyan beklenti yüzde 28. Tahminlerin yüzde 25 ile yüzde 31 aralığında toplanması, faiz indirimlerinin kademeli ancak kalıcı olacağına dair bir ortak kanaatin oluştuğunu düşündürüyor.

Elbette bu beklentilerin merkezinde enflasyon var. Kasım ayında aylık enflasyonda görülen gerileme, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düşüşten beslendi. Bu gelişme, manşet enflasyonu aşağı çekse de çekirdek göstergeler ve hizmet enflasyonu cephesinde aynı iyimser tabloyu görmek zor. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, enflasyonun ana eğiliminin uzun süredir aylık yüzde 2 civarında seyretmesi, TCMB’nin ilan ettiği dezenflasyon patikasıyla uyum konusunda soru işaretlerini canlı tutuyor.

Buradaki temel sorun, sayısal gevşeme ihtiyacı ile fiyat istikrarı hedefi arasındaki gerilim. Merkez Bankası, 2026 sonunda enflasyonu yüzde 16 seviyelerine yaklaştırmayı hedefliyor. Ancak mevcut eğilimler, bu hedefin kendiliğinden ortaya çıkmayacağını, sıkı duruşun tamamen terk edilmemesi gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle faiz indirimlerinin “başladı” olması, “sınırsız devam edecek” anlamına gelmiyor.

QNB Türkiye’nin değerlendirmesi bu açıdan dikkat çekici. Banka, aralık toplantısında 100 baz puanlık indirim bekliyor. Bu görüşü savunan ekonomistler, hizmet enflasyonundaki katılık ve beklentilerdeki sınırlı iyileşmeye dikkat çekerek, TCMB’nin ihtiyatlı çizgisini koruyacağını düşünüyor. Buna karşın 150 baz puanlık bir indirim de piyasa açısından sürpriz sayılmayacak. Çünkü Merkez Bankası, son karar metinlerinde “veriye bağlılık” vurgusunu ön plana çıkarırken, aynı zamanda sıkı duruşun ölçüsünün yeniden ayarlanabileceğinin sinyalini de veriyor.

Buradan çıkan tablo şu: Aralık PPK kararı, faiz indirimlerinin hızı ve sınırları konusunda net bir çerçeve çizmese bile, yönün teyidi açısından kritik olacak. 100 baz puanlık bir indirim, temkinli ilerleyişin süreceği mesajını güçlendirir. 150 baz puan ve üzeri bir adım ise TCMB’nin ekonomik aktiviteyi daha fazla destekleme isteğini öne çıkardığı şeklinde yorumlanır.

Piyasalar açısından asıl belirleyici olan ise, karar kadar karar metnindeki ton olacak. Enflasyon görünümüne yapılan vurgu, beklentilere dair kullanılan ifadeler ve “ölçülü indirim” söyleminin korunup korunmayacağı, tahvil faizlerinden kura kadar geniş bir yelpazede fiyatlamaları etkileyecek. Kısacası, faiz rakamı bir sonucun ifadesi olacak; asıl hikâye, satır aralarında yazılacak.