Enflasyonun Görünmez Eli: Net Parasal Pozisyon Kazancı ve Kaybı

Enflasyonda nakit tutan satın alma gücünü kaybedip zarar yazar; borçlu olan ise borcu reel olarak azaldığı için kâr yazar.

​Enflasyon muhasebesi (TMS 29), finansal tabloları sadece rakamlardan ibaret olmaktan çıkarıp, paranın zaman içindeki satın alma gücünü merkeze alan bir yaklaşıma dönüştürür. Bu sürecin en kritik ve genellikle en çok kafa karıştıran kalemi ise Net Parasal Pozisyon Kazancı veya Kaybıdır.

​Özellikle nakit zengini şirketlerin kârlarının neden eridiğini veya borçlu şirketlerin nasıl “kâğıt üzerinde” kâr ettiğini anlamak için bu kavramı derinlemesine incelemek gerekir.

​1. Temel Kavram: Parasal ve Parasal Olmayan Varlık Ayrımı

​Net parasal pozisyonu anlamak için bilançoyu iki ana gruba ayırmalıyız:

  • Parasal Kalemler (Monetary Items): Nominal değeri sabit kalan, ancak satın alma gücü enflasyon karşısında değişen kalemlerdir. Nakit para, banka mevduatları, ticari alacaklar ve tüm borçlar (krediler, ticari borçlar) bu gruptadır.
  • Parasal Olmayan Kalemler (Non-Monetary Items): Enflasyonla birlikte nominal değeri artan kalemlerdir. Stoklar, duran varlıklar (makine, bina, arazi) ve özkaynaklar bu gruptadır.

Kural basittir: Enflasyonist bir ortamda parasal varlık tutmak (nakit) kaybettirir; parasal yükümlülük taşımak (borç) kazandırır.

​2. Net Parasal Pozisyon Kazancı ve Kaybı Nasıl Oluşur?

​Bu kalem, şirketin parasal varlıkları ile parasal yükümlülükleri arasındaki farktan doğar.

​Parasal Pozisyon Kaybı (Nakit Zengini Şirketler)

​Bir şirketin kasasında çok fazla nakit veya alacağı varsa (Parasal Varlık > Parasal Yükümlülük), bu şirket “Net Parasal Varlık Pozisyonu“ndadır. Enflasyon yükseldiğinde, eldeki paranın satın alma gücü düşer. Muhasebe bu düşüşü bir gider olarak kaydeder. Bu yüzden Koza Altın veya Doğan Holding gibi nakit zengini şirketler, operasyonel olarak çok güçlü olsalar bile enflasyon muhasebesi sonrası net kârda ciddi bir erime yaşarlar.

​Parasal Pozisyon Kazancı (Borçlu Şirketler)

​Eğer bir şirketin borçları, nakit ve alacaklarından fazlaysa (Parasal Yükümlülük > Parasal Varlık), bu şirket “Net Parasal Yükümlülük Pozisyonu“ndadır. Enflasyonist ortamda borçlar “pul olur“. Şirket, geçmişte aldığı borcu daha değersizleşmiş bir para birimiyle ödeyeceği için muhasebesel olarak bir gelir yazar. Bu, borçlu şirketlerin bilançolarında bir “can suyu” gibi görünür.

​3. Somut Bir Örnek: Şirket A vs. Şirket B

​Varsayalım ki yıllık enflasyon %50 ve iki farklı şirketimiz var:

KalemŞirket A (Nakit Odaklı)Şirket B (Borç Odaklı)
Nakit ve Alacaklar1.000.000 TL200.000 TL
Toplam Borçlar200.000 TL1.000.000 TL
Net Parasal Pozisyon+800.000 TL (Varlık)-800.000 TL (Yükümlülük)

Enflasyon Düzeltmesi Sonrası Durum:

  • Şirket A: 800.000 TL’lik net nakit varlığı, %50 enflasyon karşısında satın alma gücünün yarısını kaybetti. Gelir tablosuna 400.000 TL “Net Parasal Pozisyon Kaybı” yazılır. Bu, şirketin net kârını doğrudan düşürür.
  • Şirket B: 800.000 TL’lik net borç pozisyonu, %50 enflasyon sayesinde reel olarak hafifledi. Gelir tablosuna 400.000 TL “Net Parasal Pozisyon Kazancı” yazılır. Şirket hiç satış yapmasa bile kâğıt üzerinde kâr etmiş görünür.

​4. Yatırımcı Bu Rakamları Nasıl Okumalı?

​Net parasal pozisyon kalemini incelerken şu üç noktaya dikkat edilmelidir:

  1. Operasyonel Güç vs. Muhasebe Etkisi: Bir şirketin net parasal pozisyon kaybı yazması, o şirketin kötü yönetildiği anlamına gelmez. Aksine, şirketin finansal riskinin düşük (borçsuz) olduğunu gösterir. Yatırımcı, bu kaybı bir kenara koyup FAVÖK (EBITDA) gibi operasyonel karlılık rakamlarına bakmalıdır.
  2. Borcun Niteliği: Net parasal kazanç yazan borçlu şirketlerde, borcun faiz oranı kritiktir. Eğer borcun faizi enflasyonun üzerindeyse, muhasebesel kazanç gelse bile nakit akışı bozulabilir.
  3. Yanıltıcı Kârlar: Parasal pozisyon kazancı sayesinde “net kâr” açıklayan şirketlerin bu kârı nakit karşılığı olmayan bir kârdır. Temettü ödeme kapasitesi veya yatırım gücü için bu kâra güvenmek riskli olabilir.

​Net Parasal Pozisyon Kazancı/Kaybı, enflasyonun bilançolar üzerindeki “aşındırma” veya “hafifletme” etkisinin matematiksel ifadesidir. Gerçek bir nakit giriş-çıkışı temsil etmese de, şirketin sermaye yapısının enflasyon karşısındaki dayanıklılığını ölçmek için en net aynadır.