​Enflasyon Muhasebesinde “VUK” Makyajı: Gerçek Kâr mı, Optik Yanılsama mı?

Enflasyon muhasebesi vergi tarafında ertelenirken, şirketlerin kaderini muhasebe oyunları değil, operasyonel nakit gücü belirleyecek.

​Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) geçen yeni düzenleme ile enflasyon muhasebesinin 2025–2027 döneminde Vergi Usul Kanunu (VUK) tarafında ertelenmesi, piyasalarda büyük bir heyecan dalgası yarattı. Ancak bu durum, madalyonun sadece bir yüzünü temsil ediyor. Yatırımcıların ve analistlerin asıl odaklandığı nokta, şirketlerin KAP’ta açıkladığı UFRS/TMS 29 kapsamındaki finansallarında bu uygulamanın devam edip etmeyeceği. Şu anki tablo, şirketlerin vergi dairesine sunduğu kâr ile yatırımcıya sunduğu kâr arasında ciddi bir uçurumun oluşacağını gösteriyor.

​”İki Farklı Kâr” Dönemi ve Algı Yönetimi

​Vergi tarafındaki erteleme, şirketler için kısa vadeli bir vergi matrahı rahatlaması anlamına geliyor. Ancak kamuoyuna açıklanan finansallarda enflasyon düzeltmesi sürdüğü sürece, piyasada “aynı şirket için iki farklı kâr” algısı oluşacak. Genellikle VUK tablolarında daha yüksek, UFRS tablolarında ise enflasyonun aşındırıcı etkisiyle daha düşük kârlar göreceğiz. Piyasanın asıl beklediği ise Kamu Gözetimi Kurumu’nun (KGK) UFRS tarafında da bir erteleme yapıp yapmayacağı. Eğer KGK’dan benzer bir adım gelmezse, vergi avantajı sağlansa bile yatırımcı gözündeki “düşük kârlılık” tablosu değişmeyebilir.

​Sektörlerin Enflasyonla İmtihanı: Kim, Nasıl Etkilendi?

​Enflasyon muhasebesi, geride bıraktığımız dönemde özellikle operasyonel olarak güçlü olan ancak net kârı baskılanan şirketlerin bilançolarını “zayıf” gösterdi. Bu durumun en somut örneklerini sanayi ve perakende devlerinde gördük:

  • İhracatçılar ve Döviz Baskısı: TL’nin reel getiri sunması ve kurların enflasyonun altında kalması, ihracatçıların gelir tablolarını ciddi şekilde baskıladı. Dolar bazlı ihracat yapan şirketler, satış hacimlerini artırsalar dahi enflasyon düzeltmesi sonrası kârlılıkta gerileme yaşadı.
  • Stratejik Sanayi Devleri: ASTOR, ASELS ve KCAER gibi nakit akışı güçlü olan şirketlerde, operasyonel başarıya rağmen net kârda görülen baskının ana kaynağı bu muhasebesel tekniklerdi.
  • Perakende ve Marj Daralması: BIMAS ve MGROS gibi yüksek stok devir hızıyla çalışan şirketlerde, FAVÖK marjlarının 2022’ye göre gerilemesi, enflasyon muhasebesinin operasyonel kârlılığı nasıl aşağı çektiğinin bir kanıtı oldu.
  • Nakit Zenginleri: Elinde yüklü nakit bulunduran Koza Grubu, DOHOL ve TUPRS gibi şirketler, “net parasal pozisyon kaybı” nedeniyle kârlılık tarafında negatif ayrıştı.

​Erteleme Hangi Şirketlere Can Suyu Olacak?

​Muhasebe düzenlemesinin vergi tarafında ötelenmesi, özellikle duran varlık ağırlığı yüksek olan ve yatırım sürecindeki şirketleri rahatlatacak. Bu noktada GYO, inşaat ve enerji sektörleri ile KCHOL ve SAHOL gibi büyük holdinglerin, kâğıt üzerindeki kâr baskısından kurtulmaları bekleniyor. Gıda perakendecileri de operasyonel güçlerini bilançoya daha net yansıtma fırsatı bulacak.

​Ancak burada kritik bir ayrım yapmak gerekiyor: Bu düzenleme bir sihirli değnek değildir. UFRS tarafında düzeltme devam ettiği sürece, nakit üretemeyen ve yüksek borçlulukla ayakta duran şirketlerin bilanço gerçekleri makyajla kapatılamayacaktır.

​Kazananı “Nakit” Belirleyecek

​Piyasa her ne kadar bu haberi bir “muhasebe rahatlaması” olarak satın alsa da, orta ve uzun vadede kalıcı kazancı belirleyecek olan operasyonel nakit gücü, verimlilik ve bilanço kalitesi olacaktır. 2024 yıl sonu bilançoları geldiğinde borsa, sadece kâğıt üzerindeki rakamları değil, bu rakamların arkasındaki gerçek nakit üretimini ödüllendirecektir.

İlginizi Çekebilir

Ek Not: Yatırımcıların bu süreçte “Net Parasal Pozisyon Kazancı/Kaybı” kalemini yakından takip etmesi gerekiyor. Vergi ertelemesi gelse bile, enflasyonist ortamda borçlu olanın (parasal yükümlülüğü fazla olanın) muhasebesel olarak avantajlı, nakit zengini olanın ise dezavantajlı göründüğü bu teknik süreç, şirketlerin piyasa değerlemeleri arasındaki makasın açılmasına neden olabilir.