Uzun Vade mi, Kısa Vade mi Tartışmasının Perde Arkası
Borsada en çok sorulan ama en az doğru anlaşılan sorulardan biri şudur: En iyi parayı kim kazanır, uzun vadeli yatırımcı mı yoksa kısa vadeli işlem yapanlar mı? Bu soruya yüzeysel bakıldığında cevabı grafikler verir gibi görünür. Oysa işin mutfağına girildiğinde, kazancın kime gittiğini belirleyen sürenin kendisinden çok, o süreyi nasıl yönettiğinizdir. Buna rağmen, işin özüne indiğinizde şu cümle hâlâ geçerliliğini korur: Her zaman uzun vadeli yatırımcı kazanır.
2025 yılı bu iddiaya itiraz edenler için güçlü bir örnek gibi sunulabilir. Pek çok hissede beklenen performans görülmedi, dalgalanmalar arttı, sabırsız olanlar oyundan düştü. Ancak borsa tek bir yıldan ibaret değildir. 2020–2022 dönemi hatırlandığında, uzun vadeli yatırımcının neden tarihsel olarak öne çıktığı daha net görülür. O yıllarda doğru şirketlere uzun vadeli inananlar, kısa sürede değil ama ciddi servet artışları yaşadı.
İşin ilginç tarafı, bu süreçte profesyonel yatırımcıların çoğunun bu büyük kazançların bir kısmını kaçırmış olmasıdır. Nedeni ise oldukça basittir. Profesyoneller %3–5 gibi makul bir kâr gördüğünde pozisyona veda eder. Sermayeyi bağlamaz, fırsattan fırsata geçer. Biz satınca hisse %30, %50 hatta daha fazlasını yapabilir. Dışarıdan bakıldığında “neden sattınız?” sorusu hep gelir. Çünkü profesyonelin hedefi “en tepeyi yakalamak” değil, riski yöneterek süreklilik sağlamaktır.
Kısa vadeli yatırımcının ya da trader’ın ana önceliği, büyük kazanç değil, büyük kayıptan kaçınmaktır. Bu nedenle işlemler hızlıdır, hedefler sınırlıdır ve zarar kes noktaları nettir. Büyük resimde bakıldığında, kısa vadeli işlem yapan profesyoneller piyasadan her zaman para kazanıyor gibi görünmeyebilir. Ancak istikrar burada gizlidir. Uzun vadeli yatırımcı bir yılda servet yapabilir ya da birkaç yıl yerinde sayabilir. Profesyonel ise genellikle oyunun içinde kalır.
Bu yüzden profesyonellerin aralarında sıkça kullandığı şu söz oldukça manidardır: “Biz para kaybetmeyiz; parayı geçici olarak birilerine emanet ederiz.” Bu cümle bir espri gibi dursa da arkasında güçlü bir disiplin vardır. Zarar, kabullenilip yönetilen bir maliyettir. Sistem, zarar etmemek üzerine değil; zararı kontrol etmek üzerine kuruludur. Ne zaman, nerede ve ne kadar kaybedileceği baştan bellidir. İş kontrolden çıkmadan müdahale edilir.
Uzun vadeli yatırımcı ise sabırla ödüllendirilir. Doğru şirkete, doğru fiyattan girilmişse; zaman en büyük müttefik olur. Bileşik getiri, temettüler, şirketin büyümesi ve piyasa döngüleri uzun vadede yatırımcının lehine çalışır. Kısa vadeli yatırımcı bu sürede defalarca al-sat yapar, bazen kazanır bazen kaybeder; uzun vadecinin kazancını izler.
Ancak şu gerçeğin altını çizmek gerekir: Uzun vade herkes için uygun değildir. Psikoloji, dayanıklılık ve sabır ister. Aynı şekilde kısa vadeli işlem de bilgi, disiplin ve tecrübe ister. Sosyal medyada görülen “günlük kazanç” hikâyeleri gerçeğin tamamını yansıtmaz. Kazanan kadar kaybeden de vardır, sadece görünmez.
Sonuç olarak borsada en iyi parayı kazanan, genellikle uzun vadeli yatırımcıdır. Profesyoneller ise büyük hikâyelerin tamamına değil, küçük ama istikrarlı parçalara taliptir. İki tarafın kazanç anlayışı farklıdır. Biri servet biriktirir, diğeri riski yönetir. Hangisinin “daha iyi” olduğu ise yatırımcının karakterine, hedeflerine ve sabrına bağlıdır.











