Borsa İstanbul: 2025’in Hayal Kırıklığı ve 2026’ya Devreden Beklentiler

2025’te Borsa İstanbul hayal kırıklığı yarattı. TL’de sınırlı, dolarda negatif getiri 2026 için temkinli ama umutlu beklenti doğurdu.

2025 yılı, küresel piyasalarda dalgalı ama fırsatlarla dolu bir yıl olarak geride kalırken, Türkiye tarafında en büyük hayal kırıklıklarından biri maalesef Borsa İstanbul oldu. Yıl boyunca atılan normalleşme adımlarına, ortodoks politikalara dönüş sinyallerine ve risk primindeki düşüşe rağmen, bu iyileşmenin hisse senedi fiyatlarına yeterince yansımadığı bir tabloyla karşı karşıya kaldık.

TL bazında bakıldığında Borsa İstanbul, yatırımcısına sınırlı bir getiri sundu. Yüksek enflasyon ortamında nominal yükselişlerin gerçek getiri üretmesi zaten zordu. Enflasyonun hız kestiği dönemlerde dahi endeks, güçlü ve sürdürülebilir bir trend yakalayamadı. Bu durum, yerli yatırımcı açısından borsayı bir “değer koruma aracı” olmaktan çıkarıp, zamana karşı kaybettiren bir yatırım alanına dönüştürdü.

Daha çarpıcı tablo ise dolar bazında ortaya çıktı. BIST 100, 2025’i dolar bazında negatif performansla tamamladı. Küresel piyasalarda birçok borsa tarihi zirvelerini test ederken, Borsa İstanbul’un dolar bazında geride kalması; yalnızca şirket kârlılıklarıyla değil, güven, öngörülebilirlik ve sermaye akımlarıyla ilgili yapısal bir soruna işaret etti. Yabancı yatırımcının ilgisi sınırlı kaldı, gelen sınırlı girişler ise kalıcı bir trende dönüşemedi.

Oysa makro tarafta önemli bir iyileşme vardı. Türkiye’nin risk primi olan CDS’ler 200’lü seviyelere kadar geriledi. Bu, uluslararası yatırımcı gözünde Türkiye’nin temerrüt riskinin belirgin şekilde azaldığını gösteriyordu. Normal şartlar altında böyle bir düşüş, hisse senedi piyasasında güçlü bir pozitif fiyatlama yaratmalıydı. Ancak 2025’te bu olmadı. CDS geriledi ama iyimserlik fiyatlara yansımadı. Bunun en önemli nedenleri arasında, sık değişen beklentiler, şirket kârlılıklarında sürdürülebilirliğe dair soru işaretleri ve jeopolitik risklerin tamamen ortadan kalkmaması yer aldı.

Borsa İstanbul’un 2025’teki zayıf performansı, yatırımcı psikolojisini de derinden etkiledi. Kısa vadeli yükselişler hızla satış fırsatına dönüştü, uzun vadeli pozisyon alma iştahı zayıfladı. Endeks, bir türlü “hikâye satın alınan” bir piyasa haline gelemedi. Bu durum, piyasayı daha spekülatif ve kırılgan bir yapıya sürükledi.

Tüm bu tabloya rağmen 2026’ya girerken beklentiler tamamen karamsar değil. Aksine, daha temkinli ama daha gerçekçi bir umut söz konusu. Düşen CDS, para politikasındaki sıkılık, enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerleme ve şirket bilançolarında seçici de olsa görülen toparlanma, doğru fiyatlama zemininin oluşabileceğine işaret ediyor. Ancak bu kez piyasa, yalnızca vaatlere değil; somut sonuçlara, kalıcı sermaye girişlerine ve güvenilir öngörülere bakacak.

Sonuç olarak 2025, Borsa İstanbul için kayıp bir yıl olarak hafızalara kazındı. Ancak piyasalar genellikle en büyük hayal kırıklıklarının ardından, en rasyonel fırsatları üretir. 2026’nın kaderi de tam olarak burada yatıyor: Beklentilerin değil, gerçeklerin fiyatlandığı bir Borsa İstanbul.