Küresel Ekonomik Durgunlukta Türkiye’nin Büyüme Hikayesi

Son yıllarda dünya ekonomisi, birçok ülkede büyüme oranlarının yavaşladığı, üretim ve tüketim seviyelerinin gerilediği bir durgunluk dönemiyle karşı karşıya kaldı. Pandemi sonrası toparlanma süreci, Rusya-Ukrayna savaşı gibi jeopolitik gerilimler ve enerji krizleri küresel ekonomiyi sarsarken, Türkiye’nin bu zor dönemde gösterdiği ekonomik performans, dikkat çekici bir büyüme hikayesi olarak öne çıkıyor.

Türkiye’nin Büyüme Dinamikleri

Türkiye ekonomisinin büyüme hikayesi, büyük ölçüde iç talep, ihracat odaklı politikalar ve özel sektör dinamiklerine dayanıyor. Özellikle küresel ticaretin daraldığı bir dönemde Türkiye, pazar çeşitlendirmesi ve rekabetçi kur politikaları sayesinde ihracatta önemli başarılar elde etti. 2023 yılında Türkiye’nin ihracat hacmi rekor seviyelere ulaştı; özellikle Orta Doğu, Afrika ve Asya pazarlarına yapılan ihracat büyümeyi destekledi.

Bunun yanında, altyapı yatırımları ve sanayi üretimi de Türkiye’nin büyüme hikayesinin önemli ayaklarından biri oldu. Enerji ve savunma sanayisindeki yerli üretim hamleleri, ülkeye ekonomik bağımsızlık kazandırırken dış ticaret dengesine olumlu katkılar sağladı.

Tüketim ve Yatırım İkilemi

Türkiye’nin büyüme hikayesi, aynı zamanda tüketim ve yatırım ikilemiyle şekilleniyor. Küresel durgunluk dönemlerinde birçok ülke tüketimi kısmayı tercih ederken, Türkiye’de güçlü iç talep ekonomiyi destekleyen önemli bir unsur oldu. Ancak bu durum, cari açık ve enflasyon gibi makroekonomik riskleri de beraberinde getirdi.

Özel sektör yatırımları ise özellikle teknoloji, enerji ve inşaat alanlarında sürdürüldü. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini artırma çalışmaları ve dijitalleşme adımları, gelecekte büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamayı hedefleyen stratejik girişimler olarak dikkat çekiyor.

Küresel Şoklara Karşı Direnç

Küresel ekonomik durgunluğa rağmen Türkiye’nin büyüme hikayesini yazmasında etkili olan bir diğer faktör ise ülkenin ekonomik şoklara karşı gösterdiği direnç oldu. Bankacılık sektörünün görece güçlü yapısı, risklerin daha kontrollü bir şekilde yönetilmesine olanak sağladı. Ayrıca, pandemi döneminde geliştirilen esnek tedarik zinciri altyapısı, küresel ticaretin aksadığı dönemlerde Türkiye’nin avantajlı konuma geçmesini sağladı.

Sorunlar ve Riskler

Her ne kadar büyüme hikayesi güçlü bir tablo ortaya koysa da, Türkiye ekonomisi yapısal sorunlarını aşmış değil. Yüksek enflasyon, artan cari açık ve dış borç yükü, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından büyük riskler oluşturuyor. Ayrıca, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve yüksek işsizlik oranı, büyümenin toplumsal refaha dönüşümünü engelleyebilecek temel sorunlar arasında yer alıyor.

Sonuç: Fırsatlar ve Zorluklar Dengesi

Türkiye’nin küresel ekonomik durgunluk döneminde gösterdiği büyüme performansı, hem fırsatların hem de zorlukların bir dengesi olarak değerlendirilmeli. Ülkenin ihracata dayalı büyüme modeli ve dinamik özel sektörü, bu hikayenin temel unsurları olarak dikkat çekiyor. Ancak sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme için yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.

Türkiye, jeopolitik konumu, genç ve dinamik nüfusu ve küresel piyasalarda edindiği yeni rolüyle, önümüzdeki yıllarda büyüme hikayesini daha güçlü bir şekilde yazma potansiyeline sahip. Bu hikayenin devamı, doğru politikaların uygulanması ve küresel değişimlere uyum sağlama kapasitesiyle şekillenecek.