Faiz İndirimi ve Kredilerde Gevşeme

TCMB analizine göre faiz indirimleri kredilere yansıdı. KOBİ’ler öne çıkarken, kalıcı düşüş için enflasyon beklentileri kritik.

Merkez Bankası’nın temmuz ayından bu yana attığı faiz indirim adımları, “kredi faizlerine ne kadar ve nasıl yansıdı?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı. Merkezin Güncesi’nde yayımlanan son analiz, bu soruya rakamlarla net bir yanıt veriyor. TCMB ekonomistlerine göre, 650 baz puanlık politika faizi indirimi, bankacılık sisteminde 690 baz puanlık bir kredi faizi gevşemesiyle karşılık buldu. Bu tablo, para politikasının aktarım mekanizmasının teknik olarak çalıştığını gösteriyor.

Ancak resmin tamamına bakıldığında, bu gevşemenin her kesime eşit dağılmadığı görülüyor. Analize göre, faiz indirimlerinden en fazla faydayı KOBİ’ler sağladı. Büyük firmaların kredi maliyetleri 630 baz puan gerilerken, KOBİ’lerde bu düşüş 750 baz puana ulaştı. Bu fark tesadüf değil. Ekonomi yönetiminin son dönemde üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyümeyi önceleyen yaklaşımı, kredi kanalında da KOBİ lehine bir fiyatlama davranışı yaratmış görünüyor. Finansmana erişimin görece zor olduğu bu kesimde maliyetlerin düşmesi, reel ekonomi açısından en kritik kazanım olarak öne çıkıyor.

Buna karşın bireysel tarafta tablo daha sınırlı bir rahatlamaya işaret ediyor. İhtiyaç kredilerinde faiz düşüşü 300 baz puanla sınırlı kaldı. TCMB ekonomistleri bu durumu açıkça makroihtiyati tedbirlerin bir sonucu olarak tanımlıyor. Yani para politikası gevşerken, finansal istikrarı korumak adına bireysel kredi kanalında bilinçli bir “fren” mekanizması devrede tutuluyor. Bu tercih, tüketim kaynaklı enflasyon baskılarını kontrol altında tutma hedefiyle uyumlu.

Analizin belki de en çarpıcı kısmı ise vade yapısına ilişkin tespitler. Ekonomistlere göre, kısa vadeli kredi faizleri politika faiziyle birlikte hareket ederken, uzun vadeli faizler enflasyon beklentileri ve risk primi tarafından belirleniyor. Bu ayrım, para politikasının geleceğine dair algının fiyatlara nasıl yansıdığını gösteriyor. Nitekim 12–24 ay vadeli kredilerde görülen 720 baz puanlık düşüş, piyasanın sadece bugünkü faiz oranını değil, gelecekteki enflasyon düşüşünü de satın aldığını ortaya koyuyor.

Bu noktada kritik mesaj net: Faiz indirimi tek başına yeterli değil. Uzun vadeli ve kalıcı bir faiz düşüşü, ancak enflasyon beklentilerinin kalıcı biçimde çıpalanması ve sıkı duruşun korunacağına dair güvenin güçlenmesiyle mümkün. Aksi halde, risk primi yeniden yükselir ve uzun vadeli faizler kısa sürede yukarı yönlü tepki verir.

Merkez Bankası uzmanlarının bu yazıyla verdiği temel mesaj, faiz indirimlerinin kredi piyasasına etkin biçimde yansıdığı, ancak bu etkinin sürdürülebilirliğinin tamamen güven ve beklenti yönetimine bağlı olduğu yönünde. KOBİ’ler açısından açılan alan, üretim ve istihdam cephesinde pozitif bir sinyal üretirken; bireysel kredilerdeki kontrollü duruş, enflasyonla mücadele kararlılığının devam ettiğini gösteriyor.

Özetle, kredilerdeki gevşeme bugün için gerçek ve ölçülebilir. Fakat yarının faiz seviyesini belirleyecek olan, bugün atılan adımların enflasyonla mücadelede ne kadar tutarlı ve kararlı algılandığı olacak.