Kripto para piyasasında genel görünüm sakinliğini korurken, merkeziyetsiz finansın önde gelen borç verme protokollerinden Aave’de yaşanan gelişmeler yatırımcı güvenini ciddi biçimde sarsmış durumda. Son bir haftada Aave (AAVE) fiyatı yaklaşık yüzde 18 düşerek, piyasa değeri en yüksek ilk 100 kripto para arasında en kötü performansı gösteren varlık oldu. Bitcoin (BTC) ve ether (ETH) yatay seyrederken AAVE’nin bu ölçüde ayrışması, sorunun piyasa genelinden değil doğrudan protokol içindeki belirsizliklerden kaynaklandığını net biçimde ortaya koyuyor.
Satış baskısının merkezinde, Aave yönetimi içinde süregelen ve protokolün marka hakları ile kamuya açık iletişim kanallarının kontrolüne odaklanan anlaşmazlık bulunuyor. Bu tartışmanın Snapshot üzerinden oylama sürecine taşınması, sorunun kısa vadede çözülemeyeceği algısını güçlendirirken, belirsizliğin görünürlüğünü de artırdı. Net bir yol haritası veya çözüm takviminin bulunmaması, yatırımcıların risk iştahını azaltarak pozisyon küçültmesine yol açtı.
Bu süreçte dikkat çeken en önemli gelişmelerden biri, protokolün kurucusu Stani Kulechov’un agresif alımları oldu. On-chain veriler, Kulechov’un son yedi gün içinde ortalama 176 dolar seviyesinden toplam 84.033 AAVE satın aldığını gösteriyor. Yaklaşık 12,6 milyon dolarlık bu alım, kurucunun projeye olan güvenini ortaya koysa da, fiyatlardaki geri çekilme nedeniyle söz konusu pozisyon şu anda yaklaşık 2,2 milyon dolar gerçekleşmemiş zarar yazıyor.
Kurucu alımları çoğu zaman piyasa tarafından güçlü bir güven mesajı olarak algılansa da, Aave örneğinde bu etki sınırlı kaldı. Zincir üstü veriler, büyük bir yatırımcının kısa süre içinde yaklaşık 230.000 AAVE satarak 35 milyon dolara yakın çıkış yaptığını ve bu hamlenin fiyat üzerinde belirgin bir baskı yarattığını ortaya koyuyor. Bu satış, zaten hassas olan piyasa psikolojisini daha da zayıflattı.
Uzmanlara göre AAVE’deki sert düşüş, DeFi sektörüne yönelik genel bir riskten ziyade yönetişim krizinin fiyatlandığını gösteriyor. Merkeziyetsiz projelerde yönetişim yapılarının netliği ve iletişim kanallarının güvenilirliği, yatırımcı güveni açısından kritik öneme sahip. Aave’de yaşanan bu anlaşmazlık, merkeziyetsiz yapının gücünü sorgulatmasa da, yönetişim belirsizliğinin token fiyatı üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Piyasa katılımcıları açısından en kritik soru ise belirsizliğin ne zaman sona ereceği. Yönetim krizinin uzaması halinde AAVE üzerindeki baskının devam edebileceği, net ve uzlaşıya dayalı bir çözümün ise fiyatlamada hızlı bir rahatlama yaratabileceği değerlendiriliyor. Mevcut tablo, yatırımcıların Aave cephesinden gelecek somut adımları beklemeye geçtiğini gösteriyor.











