Yabancıdan Borsa ve Tahvile Çifte Alım: TCMB Verileri Güven Artışına İşaret Ediyor

Yabancılar 12 Aralık haftasında 26,3 milyon $ hisse, 339,6 milyon $ tahvil alımı yaptı; Türk varlıklarına ilgi güçleniyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yayımladığı haftalık menkul kıymet istatistikleri, yabancı yatırımcıların 12 Aralık haftasında Türk varlıklarına ilgisini sürdürdüğünü ortaya koydu. Verilere göre yabancılar söz konusu haftada hem hisse senedi hem de devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) tarafında net alım yaptı.

İlgili haftada yabancı yatırımcılar hisse senedi piyasasında 26,3 milyon dolarlık net alım gerçekleştirirken, tahvil piyasasında 339,6 milyon dolarlık güçlü bir alım kaydedildi. Böylece yabancı yatırımcılar borsada üst üste ikinci haftayı da net alıcı olarak tamamlamış oldu. Bu tablo, özellikle tahvil tarafında belirginleşen girişlerle birlikte, TL varlıklara yönelik algının toparlandığına işaret etti.

Bir önceki hafta ile kıyaslandığında hisse tarafındaki alımların hız kestiği, buna karşın tahvil piyasasında yönün satıştan güçlü alıma döndüğü görülüyor. Önceki hafta yabancılar 154,3 milyon dolarlık hisse senedi alımı yaparken, tahvil tarafında 23,7 milyon dolarlık net satış gerçekleştirmişti. Son açıklanan veriler, özellikle sabit getirili menkul kıymetlere olan ilginin belirgin şekilde arttığını gösteriyor.

Piyasa uzmanları, tahvil tarafındaki güçlü yabancı girişlerinin, TCMB’nin sıkı para politikası duruşu ve dezenflasyon sürecine yönelik beklentilerle uyumlu olduğunu değerlendiriyor. Politika faizinin seviyesi, getiri cazibesi ve makroekonomik öngörülebilirliğin artması, yabancı yatırımcıların DİBS’e yönelmesinde etkili faktörler arasında sayılıyor. Hisse senedi tarafında ise daha temkinli ancak istikrarlı bir yabancı ilgisinin devam ettiği görülüyor.

Genel çerçevede bakıldığında, yabancı yatırımcıların hem borsa hem de tahvil piyasasında alım yönlü pozisyonlarını koruması, Türkiye finansal piyasalarına yönelik güvenin kademeli olarak güçlendiğine dair önemli bir sinyal olarak değerlendiriliyor. Bu eğilimin sürmesi halinde, önümüzdeki dönemde piyasa likiditesi ve fiyat istikrarı açısından daha destekleyici bir zemin oluşabileceği ifade ediliyor.