Rota Portföy ve Goldfinch’ten Sanayi ve Teknoloji Odaklı Güçlü Hamle

Rota Portföy ve Goldfinch Global Capital iş birliğiyle kurulan yeni GSYF, sanayi ve teknolojide orta ölçekli şirketlerin küresel büyümesini hedefliyor.

Rota Portföy ile Goldfinch Global Capital iş birliğiyle kurulan Rota Portföy Goldfinch Sanayi ve Teknoloji Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, düzenlenen lansman etkinliğiyle basın ve iş dünyasının yoğun ilgisiyle tanıtıldı. Etkinlikte, fonun kuruluş amacı, yatırım stratejisi ve Türkiye sanayisine sağlayacağı katkılar detaylı şekilde paylaşıldı.

Lansman öncesinde gazetecilerle bir araya gelen Goldfinch Global Capital Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, Goldfinch Global Capital’in 2025 yılı başında resmi olarak kurulduğunu ve bir alternatif varlık yönetimi şirketi olarak konumlandığını ifade etti. Şirketin temel hedefinin 2030 yılına kadar 1 milyar dolarlık varlık yönetim büyüklüğüne ulaşmak olduğunu belirten Saka, bu hedef doğrultusunda farklı alanlarda fonlar kurmayı planladıklarını söyledi. Bu stratejinin ilk adımını ise Rota Portföy ile birlikte hayata geçirilen Sanayi ve Teknoloji Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun oluşturduğunu vurguladı. Fonun ilk etapta 100 milyon dolarlık büyüklüğe ulaşmasının hedeflendiği ifade edildi.

Dr. Saka, fonun üretim ve üretim teknolojileri alanına odaklanacağını belirterek, hem Türkiye’de hem de küresel ölçekte sanayi dönüşüm ihtiyacına yanıt verecek yatırımlar yapmayı amaçladıklarını dile getirdi. Özellikle orta ölçekli şirketlerin belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra karşılaştıkları yönetim, insan kaynağı ve finansmana erişim sorunlarının, bu fonun temel çözüm alanlarından biri olacağını söyledi. Yatırım yapılacak şirketleri ileri teknoloji kullanan üretim firmaları veya bu firmalara teknoloji sağlayan işletmeler olarak tanımlayan Saka, fon portföyünün yüzde 85’inin Türkiye’de, yüzde 15’inin ise yurt dışında değerlendirileceğini aktardı.

Fonun yatırım odağında ileri malzeme, elektronik, sağlık, tarım ve teknoloji alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin bulunduğunu belirten Saka, yalnızca finansal getiri hedeflemediklerinin de altını çizdi. Türkiye’nin sanayi dönüşüm potansiyelinin güçlü örneklerini ortaya çıkarmayı amaçladıklarını söyleyen Saka, fon yönetimi sürecinde yatırım yapılan şirketlere stratejik yönetim desteği, kurumsallaşma katkısı ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen bir yaklaşım sunacaklarını ifade etti.

Rota Portföy Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Eraslan ise girişim sermayesi alanında ulaşılan ölçeğin altını çizerek, Rota Portföy’ün seçici ve disiplinli bir büyüme stratejisi izlediğini belirtti. Halihazırda yönetilen 28 girişim sermayesi yatırım fonu ve 14,4 milyar TL’yi aşan toplam büyüklüğün, şirketin bu alandaki kurumsal kapasitesini ortaya koyduğunu ifade eden Eraslan, Goldfinch GSYF ile sanayi ve teknoloji ekseninde uzun vadeli ve yüksek katma değerli yatırımlara odaklandıklarını söyledi.

Fonun tanıtımında paylaşılan küresel ve yerel veriler, girişim sermayesi ve özel sermaye fonlarının yatırım dünyasında ulaştığı ağırlığı da gözler önüne serdi. Küresel ölçekte regüle edilmiş yatırım fonlarının toplam büyüklüğü yaklaşık 73,9 trilyon ABD dolarına ulaşırken, özel sermaye ve girişim sermayesi fonlarının toplam hacmi 12 trilyon ABD doları seviyesine yaklaştı. Bu rakamlar, private equity ve venture capital fonlarının artık küresel yatırım ekosisteminin ana akım unsurları haline geldiğini gösteriyor.

Türkiye cephesinde de benzer bir ivme dikkat çekiyor. Portföy yönetim şirketleri tarafından yönetilen toplam varlık büyüklüğü yaklaşık 273 milyar ABD dolarına ulaşmış durumda. Türkiye’de faaliyet gösteren 47 portföy yönetim şirketi tarafından yönetilen 388 girişim sermayesi yatırım fonunun toplam büyüklüğü 384 milyar TL’yi aşarken, bu fonlara 13.812 yatırımcı ortak oldu. Toplamda 255 milyar TL’lik kaynağın doğrudan şirket ortaklıklarına yönlendirilmiş olması, girişim sermayesinin reel sektör üzerindeki etkisini açık biçimde ortaya koyuyor.

Rota Portföy Goldfinch Sanayi ve Teknoloji Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, bu tablo içinde özellikle orta ölçekli sanayi ve teknoloji şirketlerine odaklanmasıyla ayrışıyor. Fonun, yalnızca finansman sağlayan bir yapı olmanın ötesine geçerek, şirketlerin kurumsal gelişimine katkı sunan bir ortaklık modeli benimsemesi bekleniyor. Uzmanlara göre bu yaklaşım, Türkiye’de sanayi şirketlerinin küresel rekabette daha güçlü bir konum elde etmesine ve teknoloji odaklı dönüşümün hızlanmasına önemli katkı sağlayabilir.