Bank of America’nın son Fon Yöneticisi Anketi, finansal piyasaların nabzını tutan ender çalışmalardan biri olarak yine güçlü bir kontraryen sinyal üretiyor. Aralık ayı sonuçları, profesyonel yatırımcıların risk iştahının tarihsel uçlara ulaştığını gösteriyor. Nakit oranlarının yüzde 3,3 ile anket tarihinin en düşük seviyesine gerilemesi, portföylerin neredeyse tamamen riskli varlıklara yöneldiğini ortaya koyuyor. Bu tablo, ilk bakışta piyasalara duyulan güvenin zirvede olduğunu düşündürse de finans tarihinde aşırı iyimserliğin çoğu zaman kırılganlıkla el ele yürüdüğü unutulmamalı.
Fon yöneticilerinin hisse senetleri ve emtialarda 2022 başından bu yana en yüksek ağırlıkları taşıması, piyasalarda “kaçırma korkusunun” (FOMO) kurumsal düzeyde dahi belirginleştiğini gösteriyor. Yaklaşık 500 milyar dolarlık varlığı yöneten yatırımcıların yüzde 42’sinin hisselerde overweight pozisyonda olması ve emtialarda net yüzde 18’lik overweight görünümü, fiyatların zaten güçlü bir ralli sonrası bu seviyelere geldiği düşünüldüğünde dikkat çekici. Altın, gümüş ve bakır gibi emtiaların tarihi zirvelere yakın seyrettiği bir dönemde bu ölçekte bir iyimserlik, getiriden çok riskin fiyatlandığı bir aşamaya işaret ediyor olabilir.
Anketin belki de en çarpıcı sonucu, yatırımcı güveninin Temmuz 2021’den bu yana en güçlü seviyeye çıkması. Katılımcıların yüzde 57’sinin 2026’ya kadar yumuşak iniş beklemesi ve sert iniş ihtimalini yalnızca yüzde 3’lük küçük bir grubun dillendirmesi, piyasalarda “olumsuz senaryo neredeyse yok sayılıyor” algısını güçlendiriyor. Tam da bu noktada kontraryen bakış açısı devreye giriyor. Finansal piyasalarda herkesin aynı yöne baktığı anlar, genellikle beklenmedik düzeltmelerin zemininin hazırlandığı dönemler oluyor.
Bu çerçevede kripto piyasası için tablo iki farklı senaryoyu aynı anda barındırıyor. Bitcoin ile Nasdaq arasındaki güçlü korelasyon, hisse piyasalarında yaşanabilecek sert bir geri çekilmenin kripto varlıklar üzerinde de kısa vadeli baskı yaratabileceğini düşündürüyor. Özellikle kaldıraçlı pozisyonların arttığı ve yatırımcıların risk algısının gevşediği dönemlerde, likidasyon zincirleri kripto piyasasında hareketleri daha da sertleştirebiliyor. Bu nedenle geleneksel piyasalarda olası bir düzeltmenin ilk aşamada Bitcoin ve altcoinler için de sarsıcı olması şaşırtıcı olmaz.
Ancak madalyonun diğer yüzü daha orta vadeli ve yapısal bir fırsata işaret ediyor. Geniş çaplı bir hisse senedi düşüşü, ekonomik yavaşlama endişelerini artırarak Fed’i faiz indirim sürecini hızlandırmaya itebilir. Tarihsel olarak likiditenin arttığı, reel faizlerin düştüğü dönemler kripto varlıklar için verimli zeminler oluşturdu. Bu senaryoda kısa vadeli dalgalanmalar ve geri çekilmeler, daha uzun soluklu bir boğa döngüsünün ön hazırlığı haline gelebilir.
Ek olarak, kripto piyasasının önceki döngülere kıyasla daha kurumsal bir yapıya kavuştuğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Spot Bitcoin ETF’leri, regülasyon tarafında artan netlik ve büyük fonların portföy çeşitlendirme aracı olarak kriptoya yaklaşması, olası bir küresel likidite genişlemesinde bu varlık sınıfının daha hızlı tepki vermesine neden olabilir. Bu da kriptonun artık yalnızca spekülatif bir enstrüman değil, makro döngülerle birlikte hareket eden alternatif bir finansal varlık olarak konumlandığını gösteriyor.
Sonuç olarak Bank of America anketinin işaret ettiği aşırı iyimserlik, yatırımcılar için bir uyarı niteliği taşıyor. Kısa vadede temkinli olmak, volatilitenin artabileceği bir döneme hazırlıklı olmak rasyonel bir yaklaşım gibi duruyor. Buna karşın olası bir düzeltmenin ardından devreye girebilecek daha gevşek para politikaları, kripto piyasası için yeni bir yükseliş evresinin kapısını aralayabilir. Bu ikili yapı, önümüzdeki dönemde hem sabrı hem de risk yönetimini her zamankinden daha değerli kılıyor.











