Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), elektrik dağıtım sektörünün 2026-2030 dönemine ilişkin temel çerçevesini belirleyen önemli düzenlemeleri Resmi Gazete’de yayımladı. Alınan kurul kararlarıyla birlikte elektrik dağıtım şirketlerinin uygulanacağı reel makul getiri oranı netleşirken, planlı bakım süreçlerinden yatırım esaslarına, akıllı sayaçlardan kayıp-kaçak hesaplamalarına kadar pek çok alanda kapsamlı değişikliklere gidildi. Bu düzenlemeler, önümüzdeki beş yılda sektörde hem yatırım iştahını hem de hizmet kalitesini doğrudan etkileyecek bir yol haritası niteliği taşıyor.
EPDK kararına göre, 1 Ocak 2026 ile 31 Aralık 2030 tarihlerini kapsayan beşinci uygulama döneminde elektrik dağıtım şirketleri için geçerli olacak reel makul getiri oranı vergi öncesi yüzde 14,46 olarak belirlendi. İtfa süresi ise 10 yıl olarak tespit edildi. Bu oran, dağıtım şirketlerinin yapacağı yatırımların finansmanında temel referanslardan biri olacak. Ayrıca hesaplamalarda yüzde 25 olarak dikkate alınan kurumlar vergisi oranında değişiklik olması halinde, belirlenen reel makul getiri oranının da revize edileceği karara bağlandı. Bu hüküm, maliye politikalarındaki olası değişimlerin sektör dengelerini bozmasının önüne geçmeyi amaçlıyor.
EPDK’nın bir diğer önemli düzenlemesi, elektrik dağıtım şirketlerinin planlı bakım faaliyetlerine ilişkin usul ve esaslarda yapılan değişiklikler oldu. Buna göre, gözlem ve temel bakımdan oluşan birinci seviye planlı bakım aşamasında artık yalnızca termal kamera değil, insansız hava araçları da aktif şekilde kullanılacak. Bu adım, özellikle erişimi zor alanlarda bakım ve kontrol süreçlerinin daha hızlı ve etkin yürütülmesini hedefliyor. Geçici kabulü yapılmış tüm dağıtım tesislerinde birinci seviye planlı bakım faaliyetleri iki yılda bir, ikinci seviye planlı bakım faaliyetleri ise alçak ve orta gerilim havai enerji nakil hatları dışındaki tesis ve teçhizat için iki yılda bir gerçekleştirilecek. AG ve OG havai enerji nakil hatlarında ise bu süre beş yıl olarak belirlendi. Ormanlık alanlarda bulunan enerji nakil hatları için ise riskler dikkate alınarak birinci ve ikinci seviye planlı bakım faaliyetlerinin her yıl yapılması zorunlu hale getirildi. Bu düzenlemelerin tamamı 1 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe girecek.
Dağıtım yatırımlarına ilişkin usul ve esaslarda yapılan değişiklikler de sektörde dijitalleşme ve verimlilik hedeflerini ön plana çıkardı. Tanımlar bölümüne, iki yönlü veri haberleşmesini destekleyen ve gelişmiş teknik özelliklere sahip akıllı sayaç PRO ile daha kısıtlı özellikler sunan akıllı sayaç EKO kavramları eklendi. Bu ayrım, ilerleyen dönemde sayaç yatırımlarının daha net bir sınıflandırma ile planlanmasına imkân sağlayacak. Şebeke yatırımları kapsamında uygulama dönemi boyunca yapılacak ve birim bedele tabi olmayan yatırım harcamalarının, ilgili döneme ait ilk onaylanan yatırım planında yer alan toplam şebeke yatırımlarının yüzde 10’unu aşamayacağı da hüküm altına alındı.
Yüzde 10’luk sınırı aşan proje bazlı yatırımlar için ise yatırım planı revizyonu yetkisi doğrudan EPDK Kurulu’na bırakıldı. Bu tür yatırımların öngörülmesi halinde, elektrik dağıtım şirketlerinin gerekçeleriyle birlikte proje bazında değişiklik taleplerini kuruma sunmaları gerekecek. Kurul tarafından uygun görülen bütçelerin başka projelerde kullanılamayacak olması, kaynakların amaç dışı kullanımını sınırlamayı hedefliyor. Ayrıca AR-GE mevzuatı kapsamında EPDK tarafından kabul edilen projelerden, pilot uygulama sonrasında başarılı ve faydalı bulunan yatırım niteliğindeki çalışmaların yaygınlaştırılmasına yönelik harcamaların da bu kapsamda raporlanabilmesi mümkün hale getirildi. Bu yaklaşım, yenilikçi çözümlerin sahaya daha hızlı taşınmasını teşvik ediyor.
EPDK, son olarak elektrik dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçak oranlarının hesaplanmasına ilişkin yöntemde de değişikliğe gitti. Detayları uygulama sürecinde netleşecek olan bu düzenlemenin, ölçüm doğruluğunu artırması ve dağıtım performansını daha şeffaf hale getirmesi bekleniyor. Genel olarak bakıldığında, açıklanan kararlar elektrik dağıtım sektöründe yatırım disiplinini güçlendiren, bakım ve işletme süreçlerini teknolojiyle destekleyen ve uzun vadeli finansal öngörülebilirliği artırmayı amaçlayan bir çerçeve sunuyor.











