“Kefalet sigortası sözleşmesi” adı altında zor durumdaki şirketlerden prim dışında fahiş tutarlarda para tahsil edildiğine ilişkin iddialar, sigorta sektörünü sarsan geniş kapsamlı bir operasyonu beraberinde getirdi. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) ihbarı üzerine başlatılan soruşturmada, Arex Sigorta AŞ bünyesinde faaliyet gösteren şüphelilerin sistematik şekilde usulsüzlük yaparak şirketleri mağdur ettikleri belirlendi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen 30 kişiden 18’i yakalanırken, 12 şüphelinin aranmasına devam ediliyor.
İddialara göre, söz konusu kişiler “kefalet sigortası” adı altında finansal açıdan zor durumdaki şirketlerin kırılganlıklarını fırsata çevirerek, poliçelerde belirtilen primler dışında yüksek meblağlarda ödemeler talep etti. Bu yöntemin sistemli bir şekilde yürütüldüğü ve sigortalı şirketlerin baskı altında ödeme yapmaya zorlandığı ifade ediliyor. Soruşturmanın en kritik bulgularından biri de poliçelerdeki prim tutarlarının iltisaklı acenteler aracılığıyla manipüle edilmesi ve bu yolla haksız menfaat sağlanması. Bu durum, sadece sigorta sektöründe değil, finansal güven ortamında da ciddi hasar yaratabilecek bir tabloya işaret ediyor.
Operasyon kapsamında 8 ilde eş zamanlı yapılan arama, gözaltı ve el koyma işlemleri, soruşturmanın büyüklüğünü ve suçlamaların ciddiyetini ortaya koyuyor. Sigorta sektöründe güvenin zedelenmesine yol açan bu tür vakaların, özellikle ekonomik sıkışıklığın hissedildiği dönemlerde daha fazla açığa çıktığı biliniyor. Bu nedenle SEDDK’nın hızlı müdahalesi ve adli makamların eş zamanlı operasyon düzenlemesi, sektörün düzenleyici otoriteler tarafından yakından takip edildiğini gösteriyor.
Arex Sigorta AŞ’nin faaliyetlerinin daha önce SEDDK tarafından durdurulmuş olması ve şimdi de şirkete kayyum atanmasının talep edilmesi, soruşturmanın sadece bireylere değil, kurumsal yapıya da yöneldiğini ortaya koyuyor. Bu adım, hem mağduriyetlerin giderilmesi hem de şirketin mevcut yapısının kontrol altına alınması açısından kritik bir öneme sahip.
Bu operasyon, sigorta sektöründe denetim ve şeffaflığın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ekonomik olarak zor günlerden geçen şirketlerin en büyük ihtiyacı güvenilir sigorta hizmetleri iken, bu hizmeti suistimal eden yapıların ortadan kaldırılması hem sektörün sağlığı hem de piyasaların güveni için zorunlu. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında yeni bilgilere ulaşılması muhtemel görünüyor ve dava sürecinin sigorta sektöründe daha sıkı düzenlemelerin kapısını aralayabileceği değerlendiriliyor.











