Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Hatice Karahan, Washington’da düzenlenen Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Küresel Görünüm Forumu’nda yaptığı açıklamalarda, dezenflasyon süreci ve Türkiye’nin para politikası duruşu hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Karahan, bu dönemde sıkı parasal duruşun temel risk yönetimi aracı olmaya devam edeceğini vurguladı.
Dezenflasyon Süreci: Güven, TL’nin Değerlenmesi ve Talepte Dengelenme
Hatice Karahan, Türkiye’nin son iki yılda önemli bir dezenflasyon süreci yaşadığını, bu sürecin hem iç hem de dış faktörlerin etkisiyle şekillendiğini belirtti. Dezenflasyonun temel dinamikleri olarak talepteki ılımlı seyir, Türk lirasının reel değer kazanması ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyi işaret etti.
Karahan, iç ve dış talep arasındaki dengesizliğe karşı para politikasının kademeli ve kararlı şekilde sıkılaştırıldığını ifade ederek, bu adımlar sayesinde piyasada güvenin yeniden tesis edildiğini söyledi.
Cari Açıkta Düşüş ve Güven Artışı
İç talebin daha dengeli bir hale geldiğini belirten Karahan, cari açığın GSYH’nın yüzde 6’sından yüzde 1’in altına gerilediğini vurguladı. Bu gelişmelerin Türk lirası varlıklarına ilgiyi artırdığını ve TL’nin değer kazanmasının dezenflasyon süreci açısından kritik bir unsur olduğunu ifade etti.
Enflasyonda Gerileme ve Beklentilerde İyileşme
Mayıs 2024’te yüzde 75 olan yıllık enflasyonun, Mart 2025’te yüzde 38,1’e kadar gerilediğini açıklayan Karahan, son 10 aydır enflasyonun art arda düştüğünü ve fiyat baskılarında belirgin bir yavaşlama görüldüğünü söyledi.
Buna rağmen özellikle hizmet fiyatlarında yapışkanlık olduğunu, kira ve zamana bağlı fiyatlamaların bu süreci yavaşlattığını belirtti. Karahan, manşet enflasyondaki düşüş sürdükçe hizmet kalemlerinde de daha fazla iyileşme beklendiğini ifade etti.
Para Politikasında İletişim ve Güvenin Önemi
TCMB’nin attığı adımların, ekonomik aktörlerin beklentilerini yönlendirmede etkili olduğunu belirten Karahan, hane halkı ve firmaların beklentilerinin hâlâ hedefin üzerinde olduğunu ve bu alanda daha fazla düzelme gerektiğini söyledi.
Bu nedenle etkili iletişim ve ileriye dönük yönlendirmelerin büyük önem taşıdığını vurguladı. Ayrıca, maliye politikasının da dezenflasyona katkı sunmasını beklediklerini dile getirdi.
Küresel Gelişmelerin Etkisi ve Türkiye’nin Direnci
Karahan, küresel ekonomik dalgalanmalara rağmen Türkiye’nin geçmişe göre dış şoklara daha dayanıklı hale geldiğini, cari açıkta ve dış borç çevirme oranlarında önemli iyileşmeler sağlandığını belirtti.
Sermaye akımlarının gelişmekte olan ülkeler için kritik önemde olduğunu hatırlatan Karahan, döviz kuru kanalının dezenflasyon sürecindeki rolüne dikkat çekti. Bu nedenle sıkı parasal duruşun, belirsizliklerin yoğun olduğu bu dönemde temel risk yönetim aracı olmaya devam edeceğini söyledi.
ABD Tarifeleri ve Küresel Ticaretin Etkisi
ABD’nin Türkiye’ye yönelik yeni tarifelerine ilişkin soruyu yanıtlayan Karahan, bu tarifelerin diğer ülkelere kıyasla daha düşük seviyede olduğunu, analizlerin ise Türkiye’nin ABD pazarındaki payını artırabileceğini gösterdiğini aktardı.
Petrol fiyatlarındaki düşüş gibi gelişmelerin Türkiye’nin ithalat maliyetlerini olumlu etkileyebileceğini belirten Karahan, küresel ticaret politikalarının Türkiye’nin cari dengesi üzerinde sınırlı bir etki yaratacağını ifade etti.
Para Politikasında Kararlılık ve Güçlü Takip
Karahan, küresel belirsizliklerin sürdüğü bir ortamda, Türkiye’nin sıkı para politikasına odaklanmaya devam edeceğini ve bunun gerek fiyat istikrarı gerekse yatırımcı güveni açısından kritik olduğunu vurguladı.